DOLAR

26,9735$% 0.18

EURO

29,5117% 0.06

STERLİN

34,3810£% 0.1

GRAM ALTIN

1.678,89%0,11

ÇEYREK ALTIN

2.747,00%0,11

BİTCOİN

785547฿%-1.83744

Öğle Vakti a 13:15
İstanbul AÇIK 28°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Yüksel ASLAN

Yüksel ASLAN

28 Eylül 2023 Perşembe

Ezandan Rahatsız Olmak!..

Ezandan Rahatsız Olmak!..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

– YÜKSEL ASLAN

 

Ezandan rahatsız olunur mu?

Evet olunur!

Sende (bana sorarsanız) rahatsız mısın?
Duruma göre evet?

Nasıl yani?
Bir örnekle açıklayayım.

İslam Toplumu Milli Görüş’ün, Avrupa Milli Görüş Teşkilatları (AMGT) olduğu dönemdi.

Almanya’nın Hessen Eyaleti Frankfurt am Main şehrinin Messe (Fuar) Salonunda 11. Genel Kuruluna davetliydik. Gittik.

Konuşmacılar birbiri ardına sahneye çıkıyor.

Sıra günün hatibi Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Halil Ürün beye geldi.

Mübarek mikrofonu ele aldı, yüksek tondan;” ben bende değilem, ben bende’i ağyarem”….. diye bir giriş yaptı.

Tam o esnada sahneye biri fırladı;”halt, halt (dur dur) was soll das? (ne oluyor?) dedi ve mikrofonu eline aldı.

“Ben bu salonun Tonmasteriyim, bu ses, bu frekans, bu ton, bu ayar, bu salonun statiğine zarar verir, bu bina çöker.

5 dakika durun şunu ayarlayayım, sonra konuşmanıza siz aynı tondan devam edin” dedi.

2 Hafta önce Fatih Belediyesinin Göç Çalıştayı için İstanbuldaydık. Cuma namazını Fatih camii’nde eda etmek nasip oldu.

Orada okunan ezanın, vaazda ve hutbede hatibin ses tonunun yüksekliği vallahi sadece sağlam insanları değil binayada zarar verecek düzeydeydi. Vaktim olsa imam hatiple bu konuyu konuşurdum.

Bu tarihi camiler bu ses tonuyla yıkılır! Bu uygulama yanlış!

Binanın statiğine zarar bu kadar yüksek ses tonuyla ne ezan okunur, ne de hitabet yapılır.

Ben, insana ve caminin statiğine zarar verecek düzeyde yüksek sesten şikayetciyim ve zararlı buluyorum, rahatsızım, karşıyım.

Yoksa Ezan’ı Muhammedi tabii ki okunacak. Tabii ki hapörlerlerden ve sesli olacak.

Ezana karşı olanların karşısındayım ve onlarla mücadele ettim, ederim, ediyorum.

Lakin, ezan okuyoruz diye ses, ton, frekans ilmine mugayyir, insana ve yapıya zarar verecek uygulamalarada karşıyım.

Müftülükler özellikle tarihi camilerde bu işe bir standart getirmek zorundalar.

Bizler, ifrad ve tefride karşı orta yolu takip eden, barış ve huzura davet eden bir topluluğuz. O halde islamın emrettiği gibi ilmin gerekli gördüğünü yapmalıyız.

Devamını Oku

Bir adam!.. Ve Almanlar Bizi Sahiden Kıskandı!..

Bir adam!.. Ve Almanlar Bizi Sahiden Kıskandı!..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Daha önceki yazılarımdan birinde “Bir adam çıkar bir köyün, kasabanın, şehrin, ülkenin ve hatta dünyanın ve insanlığın kaderini değiştirir” demiştim.

Böyle bir adam çıkmış.

Seçim çalışmalarında gezerken, yüzlerce gencin bir kuyrukta beklediğine şahit olmuş ve sorduĝunda “Kütüphaneye girmek ve ders çalışmak için sıra bekledikleri” cevabını almış.

KİM BU ADAM?

Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan.
Başkan olduğu günden bu güne tam 12 kütüphane yaptırmış. Fatih belediyesinide bir kütüphanenin üst katlarına bina etmiş. Onbinlerce genç hergün bu hizmetlerden ücretsiz yararlanıyor.

KISKANDIK!

Gururlandık!
İftihar ettik.

Kıskandık çünkü tüm kütüphanelerde çay, çorba, tatlı bedava.

Çıktı yani yazıcıdan 10 kağıt çıktı alma bedava.
Çocuklu anneler için ayrı kütüphane var!
Yüksek lisans ve doktora yapanlar için ayrı kütüphane var ve buralarda tezlerin yazımına belediye sponsor oluyor.

Tüm kütüphanelerde müthiş bir innovation ve teknoloji kullanılıyor.

Sesten yalıtılmış seminer odalarında sunumlar, çalıştaylar yapabiliyorlar,

Iftihar ettik

İftihar ettik çünkü çoğu öğrenci mühendislik dalında araştırma yapıyor. Yabancı dilde araştırma yapanda çok. Kütüphaneler tıklım tıklım dolu.

Böylesine hizmet aşkıyla yanan bir Adamı Fatih ilçesine başkan yapan Ak Partiye ve Lideri sayın Erdoğan’a, bu hizmetleri yapan Fatih Belediye başkanı sayın M. Ergün Turan beye ve başarılı çalışma arkadaşlarına, şahsım, düşünce klübüm ve milletim adına teşekkürlerimi arz ediyorum.

Devamını Oku

SGK, Yurtdışından Dövizle Borçlanarak Emekli Olanlardan Dolayı Zarar mı Ediyor?

SGK, Yurtdışından Dövizle Borçlanarak Emekli Olanlardan Dolayı Zarar mı Ediyor?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

– YÜKSEL ASLAN

Hayır!
Kesinlikle hayır!
Butür bir açıklama;
– hesap bilmemek,
– olayı anlamamış olmak,
– kolaycı ve basit bir gerekçe,
– uydurma bir mazeret,
– büyük resimi görememekten ibarettir.

SGK bu sebepten dolayı neden zararda değil?

Zararda değil çünkü;

1. Türkiye’deki emekliler emekli olurlarken topluca bir emekli ikramiyesi alıyorlar- Almanya’dan dövizle borçlanmak süretiyle emekli olanlar böyle bir ikramiye almıyorlar.

2. Türkiye’dekilerin evlad’ü iyali ve kendileri SGK’nın tüm hizmetlerinden yararlanıyorlar (hastahane, ilaç vs) çünkü başka imkanları yok ama dövizle borçlananların %90’ı kendisi dahil ilaç vs. SGK’nın sunduğu imkanlardan yararlanmıyorlar.

Sadece kendileri değil, bunların evlatları da hiç bu imkanlardan yararlanmıyorlar. Bu bile başlı başına iki kesimin SGK’ya maliyeti hususunda arada uçurum derecesinde dehşet bir fark ve tasarruf oluşmasına sebep oluyor.

SGK’nın elinde veriler mevcut. Sayılar yalan söylemez ve spekülasyona açık değildir.
Nettir.

SGK, yurtdışından dövizle emekli olanların masraf paylarıyla, yurt içi emeklilerin masraf paylarını çok basit karşılaştırıp açıklayabilir. Ben bu oranın 1/8 gibi olacağını tahmin ediyorum.

Yani bir yurtiçi emeklisinin SGK’ya sağlık vb. açtığı masraf 8 Yurtdışı emeklinin SGK ya açtığı sağlık vs. masrafına denktir!

Merak edenler SGK’yı elindeki bu verileri çarpıtmadan açıklamaya zorlasın. Görülecektir ki biz tezimizde haklıyız.

3. Yurtdışında dövizle borçlanarak emekli olma imkanı insanlarımı vatana bağlıyor, bunun getirdiiği sinerjiyle daha çok gurbetçi emekliliğinde memleketinde yaşamayı tercih ediyor. Bundan dolayı:

a. Fazla gelirle fazla tasarruf ediyorlar. Bu da bankalar daki mevduatların artıp, kredi ve yatırımların artmasına sebep oluyor,

b. Almanya ve/veya diğer AB ülkelerinden olan maaşlarıda ülkemize geliyor. Döviz girdisi oluyor ve dolayısı ile döviz mevduatı artıyor,

c. Vatanlarıyla bağlarını kesmeyip daha çok yatırım ve ticareti ülkeriyle yapmalarına sebep oluyor,

4. Emekli olmuş Gurbetçi de ne kadar fazla para olursa sosyal proje ve yardımlara da o kadar fazla katkı sunuyorlar.

5. Yüzbinlerce gurbetci emekli olması ve maaş alması gerekirken “herhangi bir işte çalışmıyor olmak” şartından dolayı maaş alamıyor ama ödemesini de yaptığından dolayı SGK bu ödenmiş sermayelerden daha fazla ve uzun süre yararlanıyor,

6. Onbinlerce vatandaşımız da (gurbetçimiz) bir kuruş maaş alamadan vefat etmiş oluyor,

Bu vb. örnekleri artırmak mümkün.
Yukarıda saydığım gerekçe ve nedenlerden dolayı “SGK zarar ediyor, o sebepten dolayı düzenleme zaruri ve kaçınılmaz” vari bazı SGK kurmaylarının ezberi açıklamaları onların büyük resmi görememelerinden ve iş bilmemezliklerinden dolayıdır.

Gurbetçilerin varlığı, onlardaki vatan, millet, devlet, din ve akraba sevgisinin sinerjisinin maddi ve manevi değerinden bi haber olup olayı basit ve kolay bir söylemle “SGK’ya külfet oluyordu da artırmak ve hatta ileride kaldırmak zorundayız” açıklamasına sığınan, sıv düşünceli, bürokrat, politikacı, gazeteci ve kanaat önderleriyle STK başkan ve üyelerinin butür açıklamaları doğru değildir.

İtibar edilemez.
Ve bu kadar basit bir düşüncenin üzerine bu zamlar bina edilemez!

Yapılan yanlıştır ve bu yanlıştan dönülmelidir!

Devamını Oku

GünDEM!..

GünDEM!..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ın, Ali Sabancı ve Vuslat Doğan Sabancıyı hastahanede ziyaretlerinde Ali Koç’la olan resmiyle alakalı olarak;”efendim Ali Koç, nasıl olurda Cumhurbaşkanıyla eli cebinde görüşülebilirmiş?”.

Cihan Padişahı Yavuz Sultan Selim hanın, hem sayın Cumhurbaşkanımıza ve hemde sayın Ali Koç’a bir nasihatıyla konuya girelim. Nasıl nasihat ediyor cennetmekan Sultan Selim Han;

“Gamına gamlanıp olma mahzun,
Demine demlenip olma mağrur,

Ne dem bâki,
Ne gam bâki Ya hû”.

Bu sözden ikiside nasihat alsın.
Saniyen konumuza gelelim.

Sevgili dostlar,
Sayın Cumhurbaşkanıda, Ali Koç’unda bir insan olduklarını ve beşer olarak hafta sonu yapılmış dostane bir hasta ziyaretinde gerek ziyaretçilerin gerekse karşılayanların spor kıyafetli ve rahat olmalarında bir beis yoktur.

Bir söz var;”başarı enbüyük ispattır” diye.
Bu iki insanımızda Türkiyenin alanlarında başarılı iki vatandaşımızdır.

Koç Grubu Türkiyenin GSMH’nın %9’unu,
toplam ihracatında %7’sini gerçekleştiriyor.

110 binden fazla insana iş veriyor. Holdingin %9,2 si Vakıfların ve bu Vakıflar aracılığıyla binlerce gencimize burs veriliyor.

Koç Holdingin %26.5 hisseside halkın. Yüzbinlerce hissedar burada tasarruflarını değerlendiriyor, kâr payı alıyor, iaşesini kazanıyor.

Son 5 yılda Türkiye’ye yaptıkları yatırım miktarı 10 milyar ABD doları.

Konsolide bütçesi 25 milyar, iştirakleri vs 55-60 milyar dolar.

Türkiye’deki mal varlıkları 8 milyar dolar. Aile dünyadaki sayılı zenginlerden.

Demem oki 10 tane daha Koç olsa ülke bu kadar daha olur.

Zaman zaman bizim mahalle gemi azıya alıp; Ülker grubuna, Koçlara, karşı cenahta Limak, Çalık vb gruplara söylemediklerini bırakmıyorlar.
Yahu onbinlerce Müsiad, 50 bin Tümsiad üyesi bir Koç, bir Ülker yapmıyor.

Siz eleştirenler bir bakkalı, marketi çalıştıramıyor, iki kaz, 3 koyunu güdemiyorsunuz. Aynı başarı sizde olsa gurur, kibir, enaniyyetten yanınıza kimse varamaz.

Hele bir ağır olun. Ne bu şiddet, bu celal?
Bu ülkenin iş yapan müteşebbislerine kin ve nefreti, düşmanlığı bırakmak lazım.

Benim ilk patronum bana demiştiki;”cebinde ve hesabında yeterli parası olana o para öyle bir özgüven verirki kişinin yürüyüşü dahi değişir”.

Ne dedik;”başarı enbüyük isbattır”
Sizlerde bir Koç Grubu oluşturunda görelim bakalım eliniz cebinizdemi, yoksa kıçınızın üzerinde mi devlet başkanıyla görüşeceksiniz.

Caz, boş yapmayın, iş yapın!
Karanlığa küfretmeyin, elinizden geliyorsa mum yakın, ya da susun.

Devamını Oku

İETT Yanıyor!..

İETT Yanıyor!..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İstanbul’da gün geçmiyor ki bir İETT otobüsü yanmasın.

BU İŞTE İHANET ŞÜPHEM VAR!

12 yıl boyunca, bunun 10 yılını 27 mağaza, 1500 eleman ve 150 milyon ciro yapan bir şirketin Teftiş Kurulu Başkanı, son 2 yılını 149 mağaza, 7500 eleman ve 1.5 milyar avro ciro yapan bir grupta müfettiş ve yurtdışı proje yönetim, revizyon ekibinde ve 35 kişilik Konzern üst düzey yönetim kadrosunda bulunmuş biri olarak edindiğim tecrübeyle ve “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hukuk Komisyonu Başkanı Muhammet Kaynarın bildirdiği İETT Obüslerinde arızalar, 2022’de bir önceki yıla oranla yüzde 56,77 artmış ve 4 yılda toplam 679 bin 706 arıza gerçekleşirken İETT’nin borcu da 10 kat daha artmış” olduğu bilgiler ışığında söyleyebilirim ki bu işin içinde bizzat çalışanlardan bazılarının -ki bunlar idareci de olabilir- şirkete zarar vermek amacıyla sabotaj ve ihanet içinde olduğu yönünde bende şiddetli bir şüphe var!

YENİ OTOBÜSLERDEN DE KOMİSYON MU ALINIYOR?

Tecrübelerim ışığında yanan otobüslerin yerine alınan her yeni otobüste birilerinin bundan farklı olarak faydalandığından da şüphe ediyorum.

“Ensonhaber” sitesinin ilgili haber ve fotoğrafları aşağıda.

DEVLET NEYİ BEKLİYOR?

İstanbulda bir otobüs veya metrebüs dolusu yolcunun yanarak can vermesi an meselesidir!

HÜKÜMET GÖREVE!

Hükümetimizin sayın idarecileri, hadi milyarlarca zarar oldu aldırmıyorsunuzda, heran serseri mayın gibi gezen bu otobüslerde onlarca insanımızın yanmasından endişede mi etmiyorsunuz?

AKLIMDA DELİ SORULAR?

Ulaştırma bakanlığı, İstanbul Valiliği, İBB Meclisi ve İBB’nin Başkanı sayın Ekrem İ.

1. Sizler bu otobüs arıza ve yangınlarını araştırmak için müfettiş görevlendirdiniz mi?

2. Bu işin sorumluları kim veya kimler?

3. Otobüslerin tamir ihalesini alan firmaya, onlardan kaynaklanan sebeplerden dolayı oluşan zararlar, arıza giderleri ve yangınlar tazmin ettiriliyor mu?

4. Tazmin ettirilmiyorsa kim veya kimler onları koruyor? niye zararlar tazmin ettirilmiyor?

5. Bir belediye başkanı ve ekibinin, belediyeye ait olan bir şirket üzerinden belediyeyi bu kadar büyük zarara uğratmaya, milleti borçlandırmaya, insanların hayatlarını tehlikeye atmaya sınırsız hakları olabilir mi?

6. İETT Genel müdürüne bunların hesabını sordunuz mu? Bundan dolayı kaç İETT Genel müdürü görevinden oldu?

Son soru!
Bu ülke ve insanının hiç mi “SAHİBİ YOK!”

Ne diyordu Şair;
“Bütün yokluk mu her yer?
Bâri bir “Yok!” der sadâ yok mu?”

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.