DOLAR

42,7031$% 0.23

EURO

50,1678% 0.06

STERLİN

57,0934£% -0.02

GRAM ALTIN

5.901,44%0,77

ÇEYREK ALTIN

9.625,00%0,90

BİTCOİN

3851141฿%-0.18589

İmsak Vakti a 02:00
Amsterdam ÇOK BULUTLU 10°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Prof. Dr. Bayram ALTAN

Prof. Dr. Bayram ALTAN

27 Eylül 2022 Salı

Kur’an-ı Kerim Ramazan’ı nasıl anlatıyor!..

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ramazan, ay (kamerî) takvimine göre Şâban’dan sonra, Şevval’den önce gelen dokuzuncu ayın adıdır.

Allah’ın katında ayların sayısı

Allah’ın katında ayların sayısı onikidir. Bu gerçek bir âyette şöyle haber veriliyor.

Bilin ki, Allah’a göre ayların sayısı, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkoyduğu ölçü uyarınca onikidir (ve) bunlardan dördü haram aylardır; işte (Allah’ın) her zaman geçerli sapasağlam yasa(sı) budur. O halde, bu (aylar) konusunda artık kendinize yazık etmeyin… (Tevbe 36)

Bu âyette sözü edilen aylar, güneş takvimindeki aylar değil, Ayın Dünya’nın etrafında dönüşüne göre hesaplanan ay takviminin aylarıdır.

Hesaplamanın ve modern imkanların olmadığı dönemlerde Ay’ın hareketlerini gözleyip hesaplanan bu takvim, günes takvimine göre daha tabii ve daha sade idi. Allah (cc) bunu O’nun her zaman gecerli yasası (dini) diye niteliyor.

İslâm öncesi Arabistan’da bu aylardan dördü haram kabul edilmiş, bu aylarda savaşmak yasadışı ya da fesat sayılmıştır. Kur’an yukarıdaki âyetle bu örfü te’yid etmiştir.

Haram aylar: Muharrem, Receb, Zilkâde ve Zilhicce’dir. (Esed, M. Kur’an Mesajı, 1/358)

Ancak müşrik araplar ayların mevsimler içinde dolaşmasının yol açtığı ticari mahzurlardan kaçınmak ve ibadetleri belli zamanlarda yapmak için, ay takvimini kabaca güneş takvimine uygun hale gtirirlerdi.

Bunun için her sekiz yıllık dönem içinde sırayla üçüncü, altıncı ve sekizinci yıllarda aylara bir onüçüncü ay ilave ederlerdi. Buna nesi’denirdi.

Kur’an bu uygulamaya küfürde ziyâdelik” diye isim verdi ve yasakladı. (Tevbe 9/37) Zira böyle bir uygulama hem ayların normal dolanımına saygısızlık, hem de ibadetlerdeki asıl amacı zedelemektir

Dünya’nın Güneş etrafındaki dönüşüne göre, yani Güneş ssitemine göre hesaplanan ve her yıl sabit olan takvim de oniki aydır. Bu da Allah’ın âyetlerindendir.

Kamerî ayların başlangıcı hilâlin doğmasıyla belirlenir. Kur’an buna şöyle işaret ediyor: Sana, hilal şeklinde yeni doğan ayları sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ve özellikle hac için vakit ölçüleridir…  (Bekara 2/189)

Şehr-i Ramazan

Ramazan Kur’an’da, Bekara sûresinde oruçtan söz eden iki âyetten sonra gelen 185. âyetde ‘şehr-i ramazan’ şeklinde geçiyor. ‘Şehr’ ay demektir.

Ramazan ayı… Öyle ise sizden kim bu aya ulaşırsa onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez...(Bekara 2/185)

Âyette lafzen kim ay’a (şehr’e) şahit olursa oruç tutsun deniliyor. Buradaki aydan maksat Ramazan ayıdır. (Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyân,, 2/150)

Ramazan ve oruç

Oruçla ilgili kelimeler Kur’an’da ondört âyette geçiyor.  

Bunlardan iki tanesi fiil halinde geliyor. … Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. (Bekara 2/184)

Oruç manasında ‘siyam’  dokuz âyette yer alıyor.  

Bunlardan iki tanesi Ramazan orucu hakkındadır.  Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz. (Bekara 2/183)

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için, sonra akşama kadar orucu tamamlayın…” (Bekara 2/187)

Kur’an’da üç çeşit oruçtan bahsedilir. Birincisi;Ramazan orucu.

İkincisi; keffâret oruçları. Bazı suçlara karşılık Allah tarafından emredilen ceza oruçlarıdır.

Keffâret oruçları da beş tanedir.

1-Hac esansında yapılan belli bir hatayla ilgili keffâret orucu. (Bekara 2/196)

2-İhramlı iken avlanan hacıların keffaret olan oruç. (Maide 5/95)

3-Kasıtsız olarak bir müslümanı öldürenin keffâret orucu. (Nisa 4/92)

4-Yeminlerin bozanların keffâret orucu. (Maide 5/89)

5-Zihar keffâreti olan oruç. (Mücadile 58/3-4)

Zihar; cahiliyye döneminde bir erkeğin hanımını annesinin yerine koyup onunla ilişkiye girmeye yemin etmesi idi.

Allah (cc) bu abes geleneği ortadan kaldırmak için zihar yapana köle azad etmeyi, buna gücü yetmeyenlerin ise iki ay peşpeşe oruç tutmalarını farz kıldı.

Üçüncüsü; hasta veya yolcu olanların mazeretleri sebebiyle Ramazanda tutamadıkları günler sayısınca başka günlerde oruç tutmaları gerekir. (Bekara 2/185)

Oruç savm şeklinde bir âyette Meryem’in (as) ‘susma orucu’ olarak yer alıyor.

Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah’a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım.”  (Meryem 19/26)

Allah (cc) bir âyette Ramazan’a atıf yapmadan oruç tutan kadınları (sâimât) ve oruç tutan erkekleri (sâimûn) övüyor ve muhteşem bir ödülle müjdeliyor. (Ahzâb 33/35)

Ramazan; Kur’an’ın doğum ayı

Ramazan Kur’an’ın doğum ayıdır. Kur’an ilk defa Ramazan ayında indirilmeye başlandı. Orucun farz kılındığını bildiren âyetlerin hemen ardından şöyle deniyor:

(O sayılı) günler Ramazan ayıdır ki, insanlığa rehber olan, bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ve hakkı batıldan ayıran (Furkan olan) Kur’an işte bu ayda indirilmeye başlandı(Bakara 2/185)

Bir başka âyette Kur’an’ın mübarek bir gecede indirildiği söyleniyor:

Ha Mim. Özünde açık ve hakikati açıklayıcı bu kitabın değerini bilin. Evet onu mübarek bir gecede Biz indir(meye başla)dık. Zaten baştan beri (vahiyle) uyaran da Bizdik. (Duhan 44/1-3)

O mübarek gece de bin aydan daha değerli olan Kadir gecesidir. (Nesâî, Sıyâm/5 no: 2108)

“Elbet onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indir(meye başla)dık. Bilir misin o Kadir gecesi nedir?. O Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ver uh o gece Rablerininin izniyle her bir iş için iner de inerler. O (gece) fecre kadar selamdır (selamdır-selamettir).” (Kadir 97/1-5)

“Oruç, Kur’an’ın doğum kutlamasıdır. İşte içerisinde Kur’an nâzil olduğu için “bin aydan daha hayırlı” olan Kadir gecesini barındıran Ramazan ayını değerli kılan da buydu.

Bu silsileyi izlersek: Ramazan’a hürmet Kur’an’a hürmettir, Kur’an’a hürmet Allah’a hürmettir. Ramazan’a hürmetin ölçüsü de onu oruçlu geçirmektir.

Çünkü insanlığa rehber olan ve hakkı batıldan ayıran vahyi elinden tutarak insanlığa sunmuştur.”

O halde Ramazan değerini, saygınlığını, bereketini Kur’an’dan alır. Allah’ın katında günlerin ve ayların yeri aynıdır.

Bazı günlerin, gecelerin veya ayların değerli, muhterem ve hayırlı oluşu onlarda saklı değerler sebebiyledir.

Bir müslümana göre insanlık tarihinin en önemli olayı Kur’an’ın insanlığa vahyedilmesidir.

Allah (cc) merhametinin gereği olarak  tenezzül buyurdu ve kıyamete kadar insanlığa rehberlik yapacak eşsiz vahyini Kur’an olarak insanlara indirdi. Bu elbette insan gerçeği için en önemli bir olaydır. Son vahiy bir Ramazan’da, Kadir gecesinde insanlıkla buluşmaya başladı.

Oruç tutmak, Kur’an’ın doğumunu karşılamak, bu kutlu doğumu tebrik ve tasdik etmek ve bu doğuma muhatap kılınmaya bir şükretmektir.

Ramazan ve i’tikâf

Ramazının son günlerinde i’tikâfa girmek sünnettir. Kaynaklar Peygamber’in (sav)  Ramazan’ın son on gününde i’tikâfa girdiğini ve bunun vefatına kadar sürdürdüğünü, onun ardından hanımlarının da itikâfa girdiğini haber veriyorlar. (Buhârî, İ’tikâf/1 No: 2025-2027. Müslim, İ’tikâf/5 No: 2784)

Kur’an i’tikâfa işaret ediyor.Mescitlerde i’tikâfa çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah ayetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar.”  (Bekara 2/187. Ayrıca bakınız: Bekara 2/125)

İ’tikâf, uzlete- inzivaya çekilme değil, yeniden topluma dönme eğitimidir. İnziva/uzlet  görevden ve toplumdan kaçış, i’tikâf ise ibadetle nefsi tezkiye ederek toplumdaki görevlere hazırlamadır.

Ruhbanlık, yani daha çok ibadet edebilme amacıyla dünyadan el-etek çekme anlayışı Kur’an’ın tavsiye ettiği arınma (tezkiye) yöntemi değildir. (Hadid 57/27)

Kendini ibadete ve ideallerine adama eylemine Kur’an i’tikâf ile aynı kökten gelen ‘ukûf’ diyor. Ukûf, dokuz âyetin altısında olumsuz, üçünde olumlu bir bağlamda geliyor.

Bu âyetlerin ortak teması “insanların hedef ve idealleri için yoğun bir fedakârlık göstermeleri, kendilerini amaçlarına kilitleyip bütün benlikleri ile dünya görüşlerine adamaları şeklindedir.

Terim olarak i’tikâf; mü’minlerin Allah için her şeylerini feda edebilecek bir bilinç kuşanmak maksadıyla belirli bir süre, özellikle Ramazan’ın son on günü içerisinde kendilerini ibadete vermeleridir. (Zülâloğlu, F. Ramazan Risalesi, s: 56-57)

Peygamber (sav) Ramazan’da ve özellikle son on gününde itikafa girerdi.

Kur’an, Mescid-i Haram bölgesinde yaşayıp kendilerini Allah’ın şiarlarını (sembollerini) korumaya ve hacılara hizmet etmeye adamış kimselere ‘âkif-i’tikâf yapan’ diyor. (Hacc 22/25)

Bir âyette ‘âkif’; Mescid-i Haram’da kendini rukû’ ve secde gibi ibadetlere verme hali olarak geçiyor. (Bekara 2/125) Âyet mü’minlerin Allah’a adananlardan ve O’nun yeryüzündeki şiarlarına tüm benlikleri ile gönülden hizmet edenlerden olmaları gerektiğini ifade etmektedir.

İ’tikâf, Kur’an ahlâkının hem bir ilkesi, hem de davranış eğitimine bir modeldir. (Zülâloğlu, F. Ramazan Risalesi, s: 60-61)