34,2739$% 0.05
37,3778€% -0.07
44,7844£% 0.03
2.912,77%-0,14
4.922,00%-0,12
2248975฿%2.09236
İSTANBUL-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Ataşehir Ahmet Keleşoğlu Fen Lisesinde gerçekleştirilen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Tanıtım Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında yeni modelin öğrenciler, aileler, öğretmenler, ülke ve millet için şimdiden hayırlara vesile olmasını diledi.
“TÜRKİYE’YE HİZMET YOLCULUĞUNA BAŞLADIĞIMIZDA DÖRT ÖNCELİĞİMİZDEN BİRİNİN EĞİTİM OLACAĞINI İLAN ETMİŞTİK”
Modelin hazırlanmasında emeği ve katkısı olan herkese şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan 21 sene evvel aziz milletimizin iradesini temsilen Türkiye’ye hizmet yolculuğuna başladığımızda dört önceliğimizden birinin eğitim olacağını ilan etmiştik. Bu sözümüze ve ahdîmize hamdolsun bugüne kadar hep sadık kaldık. Her yıl bütçeden aslan payını eğitime ayırdığımız gibi bu yıl da geleneği bozmayarak yaklaşık 1 trilyon 620 milyar lirayı eğitime tahsis ettik” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitime harcanan her kuruşun Türkiye’nin aydınlık yarınlarına yapılan muazzam bir yatırım olduğunun bilinciyle hareket ettiklerini dile getirdi.
Çocuklara daha iyi ve kaliteli, zamanın şartlarına daha uygun eğitim verebilmek için bütün imkânları seferber ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde yapılan hizmetlerin listesinin oldukça kabarık olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece son bir yılda yaptıkları hizmetleri anlatmaya kalksa bile uzun vakit alacağını, özetin de özeti mahiyetinde bazı rakamları vatandaşlarla paylaşmakta fayda gördüğünü ifade etti.
“20 MİLYONLUK BÜYÜK BİR AİLE OLDUK”
Eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için şartlı eğitim yardımından barınma ve bursların arttırılmasına, ücretsiz yemek hizmetinden ücretsiz ders kitapları ve yardımcı kaynaklara kadar çok kapsamlı adımlar attıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sadece son bir yılda 19 milyon 600 bin öğretim materyalinin baskı ve dağıtımı yapıldı. Yine bu sene 20 milyon 385 bin adet yardımcı kaynak kitabını, 8-12. sınıf öğrencilerimize ulaştırdık. 2003 yılından bugüne kadar toplam 372 bin 995 adet yeni derslik yapımını tamamlayarak eğitim camiamızın hizmetine sunduk. Geride bıraktığımız bir yılda 13 bin 715 yeni dersliği ülkemize kazandırdık. Derslik başına düşen öğrenci sayısını ilköğretimde 23’e, ortaöğretimde ise 22’ye indirdik. Bu oranlarla OECD ortalamasını önemli ölçüde yakalamış bulunuyoruz. Fırsat eşitliğini güçlendirmek için okul öncesi 5 yaş okullaşma oranını yüzde 95’e, ilköğretimde yüzde 98’e çıkardık. Yaklaşık 19 milyon öğrenci, 1 milyonun üzerinde öğretmen, 74 binin üzerinde eğitim kurumuyla toplam 20 milyonluk büyük bir aile olduk.”
“ATAYACAĞIMIZ 20 BİN YENİ ÖĞRETMENLE EĞİTİM ORDUMUZU DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ailenin her yıl daha da genişlediğine dikkati çekerek Cumhuriyet tarihinin en fazla öğretmen ataması yapan hükûmeti olduklarını belirtti.
Öğretmen kadrosunu 800 bin yeni atamayla tahkim ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2023 yılının mayıs ayında tek seferde 45 bin öğretmenimizi öğrencileriyle buluşturduk. Böylece tarihimizin en büyük öğretmen atamasını gerçekleştirdik. Aynı şekilde 4 bin 366 engelli öğretmenin atama işlemlerini tamamladık. İnşallah bu sene atayacağımız 20 bin yeni öğretmenle eğitim ordumuzu daha da güçlendireceğiz. Millî Eğitim Bakanlığımız, süreci titizlikle ve şeffaf bir şekilde yürütüyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece atama boyutunda değil, özlük hakları ve mali imkânlar açısından da öğretmenleri desteklediklerini söyledi.
Söz verdikleri üzere öğretmenlerin ek göstergelerini 3 bin 600’e çıkardıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fatih Projesi’yle 619 bin etkileşimli tahtanın kurulumunu yaptıklarını, üniversiteye girişteki katsayı farklılıklarını giderdiklerini, 4+4+4 sistemiyle eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkardıklarını anlattı.
Meslek okullarına “üvey evlat” muamelesi uygulamasına son verdiklerini, Mesleki Eğitim Politika Belgesi’ni oluşturduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sektör içi okuldan ortaokullarda mesleki yönlendirme atölyelerinin kurulmasına kadar farklı projeleri hayata geçirdiklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi kurulmasıyla ilgili kanunun hazırlıklarını tamamladık. İnşallah yakında Meclis’imizde görüşmeleri başlayacak” bilgisini verdi.
“ÇOK ERKEN YAŞLARDAN İTİBAREN ÇOCUKLAR KÜRESEL KÜLTÜRÜN DAYATMALARINA MARUZ KALMAKTADIR”
Kur’an-ı Kerim, Hazreti Peygamber’in hayatı ve çeşitli dersleri seçmeli ha-âle getirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sene seçimlik dersler havuzunu biraz daha genişlettiklerini; “nezaket ve görgü kuralları”, “adabımuaşeret”, “Türk toplumsal yapısında aile” gibi dersleri ilave ederek ailelerden gelen talebi karşıladıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile konusunun kendileri için hayati öneme sahip olduğunun altını çizerek, “Çok erken yaşlardan itibaren çocuklar küresel kültürün dayatmalarına maruz kalmaktadır. Bunların en başında da cinsiyetsizleştirme projeleri vardır. Çizgi filmlerden sinema yapımlarına, dijital oyunlardan sosyal medyaya kadar pek çok alanda evlatlarımız bu projelerle sık sık karşılaşıyor. Amerika başta olmak üzere birçok Batı ülkesinde ailelerin temel endişe kaynağı, çocukları objeleştiren bu sapkın akımlardır. Hep beraber el ele vererek, küresel cinsiyetsizleştirme belasının önüne geçeceğimize inanıyorum” diye konuştu.
Bundan 21 yıl önce eğitimle ilgili Türk milletine verdikleri sözü tuttuklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece altyapıda değil uluslararası göstergelerde de çok iyi bir yerde olduklarını, bu başarılarına yenilerini ekleyerek sürdüreceklerini kaydetti.
“ÇAĞIN GEREKTİRDİĞİ BİLGİ VE BECERİLERİ EDİNMENİN VASITASI EĞİTİMDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin amacının, zihni açık, ufku açık, yeniliklere açık, bilgiyi ve bilgi teknolojilerini en doğru şekilde kullanabilen, millî değerlerle donanmış, öz güven ve ideal sahibi gençler yetiştirmek olduğunu söyledi.
Bunun için değişimi kaçıran ve gerisinde kalan değil, değişimi yakalayan bir anlayışla hareket etmek gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Dünya değişirken Türkiye nasıl aynı kalmıyorsa, bütün unsurlarıyla eğitim sistemimizin de yerinde sayması beklenemez. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki her gün yeni bir gelişme oluyor, yeni fikirler, yeni buluşlar, yeni yöntemler ortaya çıkıyor. Yapay zekâ ve insansız teknolojiler giderek günlük hayatımızın bir parçası hâline geliyor. Teknoloji devrimi karşısında kendini yenilemeyen bireyler, toplumlar ve ülkeler dünyadaki yarışın dışında kalmaya mahkûmdur. Dünyanın hızına yetişemeyenler her gün biraz daha geriye gitmekten kendilerini kurtaramazlar. Çağın gerektirdiği bilgi ve becerileri edinmenin vasıtası da eğitimdir. Değişim ve yenilenme eğitimin ruhunda, özünde zaten var. Yeni bilgiler ortaya çıktıkça âdemoğlu yeni sorular ve sorunlarla karşılaştıkça, ihtiyaçlar yenilendikçe eğitimin de buna ayak uydurması, kendini buna uyarlaması beklenir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin ömür boyu devam eden, yaşayan, canlı ve dinamik bir süreç olduğunun herkesçe gayet iyi bilindiğinin altını çizerek burada mühim olanın yenilenmeyle birlikte köklerden kopmamak olduğunu ifade etti.
“CUMHURİYET TARİHİMİZİN ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜNDE BİZE ÖZGÜ BİR EĞİTİM MODELİMİZ MAALESEF OLMADI”
Esas meselenin medeniyet tasavvuru nun korunması olduğunu, önemli olanın bu ülkenin varlığının, borçlu olduğu değerlerle olan bağının her şart altında muhafaza edilmesi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, maziden atiye köprü kuran, özgün, esnek ve geleceğe ilişkin beklentileri karşılayan bir anlayışla sürecin yönetilmesi gerektiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce, eğitimin altyapısı gibi temel değerlerinde de sorunlar olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Cumhuriyet tarihimizin önemli bir bölümünde bize özgü, bizi yansıtan bir eğitim modelimiz maalesef olmadı. Eğitim sistemimiz daha çok ezbere ve ezberciliğe dayanıyordu. Hayata hazırlamak yerine sınava hazırlamayı önceleyen, başarıyı sadece buna göre ölçen bir anlayış sisteme damgasını vurdu. Sanata, spora, kültüre, edebiyata hak ettiği değeri vermeyen, düşünmeyi, soru sormayı, sorgulamayı yeterince teşvik etmeyen, daha çok insan formatlamaya odaklı bir eğitim sistemiyle uzun yıllar idare ettik. Yasakçılık ve tek tipleştirme bu dönemin bir başka özelliğiydi. Meslek liselerinin ve imam hatip okullarının katsayı engeliyle önü kesildi. Başörtüsü sadece lisede değil, üniversitede, kamuda bile yasaktı. İktidarlarımız döneminde en çetin mücadeleyi işte bu jakoben, yasakçı ve baskıcı anlayışa karşı verdik.”
“ESKİ TÜRKİYE’NİN KÖTÜ ALIŞKANLIKLARININ TEKRAR NÜKSETTİRİLMESİNE MÜSAADE ETMEYİZ”
Fatih Projesi’nden seçmeli derslere, imam hatiplerin orta kısımlarının açılmasından 4+4+4 sistemine varıncaya kadar eğitimi özgürleştirme yolunda attıkları her adımda belli çevrelerin mukavemetiyle karşılaştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Açık söylüyorum, birileri bu ülkede yasakların kalkmasını istemediler. Adaletsizliklerin giderilmesini istemediler. Müfredatın zenginleşmesini istemediler. Okullar arasındaki eşitsizliğin kapanmasını istemediler. ‘Göbeğini kaşıyan adam’ diyerek aşağıladıkları insanların çocuklarının kendileriyle aynı imkânlara sahip olmasını hiçbir zaman istemediler. Fakirin fakir, mazlumun mazlum, imtiyazlıların da imtiyazlı olarak devam etmesi için her yolu denediler. Türkiye’de gerçek manada bir sınıfsal değişikliğin gerçekleşmemesi için her şeyi yaptılar. İş dünyasından siyasete, medyadan akademiye uzanan bir yelpazede bu çevrelerin hâlen kümelendiğini biliyoruz. Eskisi kadar sesleri çıkmasa da bunlar buldukları her fırsatı kullanıyorlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna geçen günlerde Ankara’daki bir ilçede yeniden şahit olduklarına dikkati çekerek şöyle devam etti: “Öğrencilerimizin bir sınav öncesinde velileriyle birlikte camiye devam edilmesi veya davet edilmesi, bakıyorsunuz birilerini son derece rahatsız ediyor. Dikkatinizi çekiyorum, burada kimseyi zorlama yok, icbar etme yok, ayıplamak, kınamak yok, sadece gönüllülük esasına göre bir davet var. Ama aralarında gazeteci, siyasetçi, sendikacı olan kimi çevreler buna bile tahammül edemiyor. Güya laiklik maskesiyle kendi zihin dünyalarındaki faşizmi gizlemeye çalışıyorlar. Laikliği, din ve inanç karşıtlığı gibi anlayan ve bunu herkese dayatan 28 Şubat artıklarına biz bugüne kadar boyun eğmedik, bundan sonra da boyun eğmeyiz.”
Bu ülkenin çocuklarıyla inanç değerleri arasına kimsenin girmesine de izin vermeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin evlatlarının, camiye gidiyor, namaz kılıyor, başörtüsü takıyor diye fişlendiği, baskıya uğradığı, ötekileştirildiği kötü günler artık geride kaldı. Televizyon ekranlarından imam hatip okullarımızın öcüleştirildiği günler geride kaldı. Kılık kıyafetinden dolayı insanımızın horlandığı, hakarete maruz bırakıldığı günler geride kaldı. Eski Türkiye’nin kötü alışkanlıklarının tekrar nüksettirilmesine müsaade etmeyiz ve etmeyeceğiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geriye doğru baktıklarında bazen içlerinin kan ağladığını söyledi.
Geçmişte yapılan yanlışları düşündüklerinde, bu millete boşu boşuna çektirilen acılara üzüldüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sırf ideolojik dayatmalar sebebiyle ülkemize kaybettirilen vakte, enerjiye üzülüyoruz. Evlatlarımızın yıkılan hayallerine, karartılan geleceklerine üzülüyoruz. İnanç değerleri ile okulları, üniversiteleri, kariyerleri arasında tercihe zorlanan gençlerimizin yürek burkan hikâyelerine üzülüyoruz. Bir avuç azınlığın, sessiz çoğunluğun haklarını nasıl kolayca gasbettiğini gördükçe üzülüyoruz, demokrasimiz adına hicap duyuyoruz. İnşallah milletimizin ve yarınlarımız olan evlatlarımızın böyle bir duruma düşürülmesine, haklarına, hukuklarına ve özgürlüklerine el uzatılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
“DEVLETİMİZE EMANET EDİLEN HER ÇOCUK BİZİM İSTİKBALİMİZDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gözden çıkarabileceği tek bir evladı bile olmadığına işaret ederek, “Devletimize emanet edilen her çocuk bizim istikbalimizdir, yarınlarımızın güvencesidir. Her güzel, başarılı ve millet menfaatine olan projeye karşı çıkarak bir yere varılmaz. Ortaya yenilikçi hiçbir proje sunmadan, hiçbir öneri getirmeden sadece ‘istemeyiz’ diyerek ülkeye ve millete hizmet yapılmaz. Amaç bağcıyı dövmek değil de üzüm yemekse Bakanlığımız ilk günden itibaren bu konuda zaten son derece şeffaf ve açık davrandı. Herhangi bir kısıtlama olmadan herkes kanaatini, eleştirisini, düşüncesini, kaygılarını, özgürce ifade etti. Hiç kimse ‘Ben yaptım oldu.’ anlayışıyla hareket etmedi” ifadesini kullandı.
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin hazırlık aşamasıyla ilgili verileri paylaştığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tüm bu gerçekler apaçık ortadayken aynı zihin dünyasının ürünü olan argümanların tedavüle konulmasını iyi niyetli görmüyoruz. Maarif… Bu kavramdan nem kapacak kadar milletle ve milletin kökleriyle bağlarını koparmış olanlara söyleyecek söz bulamıyoruz. Pedagojik değil, tamamen ideolojik kaygılarla eğitim hamlemize karşı çıkanları bir an önce kendilerini sorgulamaya davet ediyorum. Bu meseleyi ideolojik kavgalarınıza meze yapmaktan gelin lütfen vazgeçin. Gelin, evlatlarımızın gelecekleri, başarıları ve hayalleri arasına girmeyin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de baba olduğunu, dört çocuğunun dördünün de imam hatip mezunları arasında yer aldığını anlatarak, “Bunların içinde Harvard’ı bitiren var, London School of Economics’i bitiren var. Demek ki bak oluyor. Buraları bitirdiler. İmam hatipten oralara geçtiler. Ben bu evlatlarımla iftihar ediyorum. Mesele imam hatibi bitirmek değil, imam hatipten sonra bu yavrularımız nereleri bitirecek, o. Demek ki oluyor. Ve biz de bu çocuklarımla iftihar ediyoruz. Harvard’sa Harvard, London School of Economics’se London School of Economics… Bak hepsine gidiyorlar ve bütün bunları yaparken de başarı dereceleriyle geliyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
“GAYEMİZ, ÜLKEMİZİ 2053 VE 2071 VİZYONUNA TAŞIYACAK ÖNCÜ BİR NESLE SAHİP OLMAKTIR”
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin hazırlık aşamasında olduğu gibi uygulama aşamasında da süreci, katılımcı ve kuşatıcı bir anlayışla yürütme arzusunda olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitim öğretim konusunu günübirlik siyasi tartışmaların çekişme alanından uzak tutalım, yıpratmayalım istiyoruz. Bunda da samimiyiz, hüsnüniyet sahibiyiz. Evlatlarımıza kazandırdıklarına bakmadan sadece ön yargılarından dolayı yeni modelimize karşı çıkanların da yapıcı davranmasını ümit ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim öğretimde yılların, hatta on yılların ihmallerini telafi etmenin çabasında olduklarına dikkati çekerek, “Bireyden aileye, aileden topluma, toplumdan millete uzanan süreçleri nitelikli eğitimle sağlamak için bütün imkânlarımızı seferber ettik. Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir hukuk devleti olması gerçeğinden hareketle öncelikle eğitim öğretim hakkının önündeki engelleri biz kaldırdık. Çok engeller vardı. ‘Kaldırın şu engelleri’ dedik ve kaldırdık” ifadelerini kullandı.
Öğrencileri okumaya, araştırmaya, düşünmeye sevk eden bir eğitim öğretim sistemini yerleştirmeye çalıştıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitim sistemlerinin amacı, iletişim becerisi yüksek, değişime uyum sağlayan, bilgi iletişim teknolojilerini verimli kullanan, kendisiyle ve toplumla barışık, bilgili, bilinçli, bilge ve özgür bireyler yetiştirmektir. Bizim de gayemiz, ülkemizi 2053 ve 2071 vizyonuna taşıyacak, öncü, fıtrat üzere iyilik odaklı, hak ve hakikat aşığı bir nesle sahip olmaktır” şeklinde konuştu.
“MAARİF MODELİMİZ ÖĞRENCİLERİMİZİN BECERİ DÜZEYLERİNE CİDDİ KATKI YAPACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Eğitim Bakanlığının ülkenin “Türkiye Yüzyılı” hedefine ulaşmasında öncü rol üstlendiğinin altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Maarif modeli, milletimizin köklü tarihini, kültürünü, değerlerini, geçmişten gelen birikimini merkeze alan bir bakış açısıyla hazırlanmıştır. Modelimiz, uluslararası standartlar gözetilerek, günümüz dünyasının ileri bilim ve teknolojiye duyduğu ihtiyacı karşılama amacı taşımaktadır. Yeni müfredatımızla öğrencilerimizin milli, manevi ve insani değerler istikametinde okuyan, düşünen, araştıran, sorgulayan, dikkat ve farkındalığı gelişmiş, eleştirel bakabilen, çözüm odaklı, sorumluluk sahibi, yetkin şahsiyetler olarak yetiştirilmesini hedefliyoruz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’yle eğitim öğretim sistemimizin merkezine aldığımız insanı, sosyal ve manevi gelişim yönleriyle bütüncül olarak ele alıp, onu bu yönleriyle geliştirmeye çalışıyoruz. Bu anlayışla evlatlarımızın kendilerine, ailelerine ve topluma karşı saygılı, çevreye, canlılara ve eşyaya değer katan sosyal sorumluluk programını eğitimimizin ayrılmaz bir parçası haline getirdik. Türkiye Yüzyılı Maarif Modelimiz ile öğrencilerimizi yarıştırıcı ve ayrıştırıcı anlayışlardan uzak, bireysel farklılıkları göz önüne alan, onların öğrenme ihtiyaçlarına ve hızlarına uygun farklılaştırılmış öğretim yaklaşımını önemli bir yenilik olarak hayata geçirdik.”
Uluslararası bir izleme sınavı olan PISA sonuçlarını yeterli görmeseler de son dönemlerde yükselişte olunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sınavın öngördüğü becerilerin öğrenciye kazandırılması hususunda dillendirilen eleştirilere de kulaklarını tıkamadıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni müfredata ilişkin, “Maarif modelimiz, beceri örgüsüne dayalı yaklaşımı ile öğrencilerimizin bu beceri düzeylerine ciddi katkı yapacaktır. Modelde ders içerikleriyle öğrenme becerileri ilişkili hâle getirildiğinden artık öğrencilerin kendi yeteneklerini keşfetmeleri daha da kolaylaşacak. Müfredatın güncel hayatla bağlantısı kuvvetlendirildiği için öğrencilerin öğrenmelerinin kalıcı duruma gelmesi inanıyorum ki artı olacaktır. Ders içerikleri gözlem, deney ve uygulama ağırlıklı yapılandırıldığından öğrencilerin üst düzey düşünme kabiliyetleri gelişmiş olacaktır. Ders içeriklerinde teknoloji uygulamalarına yer verildiğinden dolayı dijital okuryazarlık başta olmak üzere okuryazarlık becerileri inşallah daha da ilerleyecektir” değerlendirmesinde bulundu.
Maarif modelinde Türkçe’nin bütün alanlarla irtibatlandırılmış, merkezi konuma oturtulmuş olacağını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece öğrencilerin hem kendilerini ifade etme yetilerinin gelişmesinin hem de kültürel değerlerin nesilden nesile aktarılmasının sağlanacağını dile getirdi.
“ÖĞRENCİLERİMİZİN BİLİM VE TEKNOLOJİNİN SADECE TÜKETİCİSİ DEĞİL, AYNI ZAMANDA TASARLAYICISI OLMASI HEDEFLENMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müfredat içeriğinin bilim, teknoloji ve çevreyle bağlantılı bir yapı esas alınarak kurgulandığına işaret ederek, şunları kaydetti: “Öğrencilerimizin bilim ve teknolojinin sadece tüketicisi değil, aynı zamanda tasarlayıcısı, geliştiricisi, üreticisi olması hedeflenmiştir. Tüm bu çalışmaların nihai gayesi, evlatlarımızı ruh, kalp ve beden bütünlüğünde ahlaklı, cesaretli, iradeli, üretken, merhametli, vatansever, sorgulayıcı, yetkin ve erdemli insanlar olarak yetiştirmektir. Çocuklarımızı ve gençlerimizi, demokrasiye, Cumhuriyete, bizi millet olarak bir arada tutan temel değerlere sahip çıkan, hakka ve hukuka riayet eden bireyler olarak geleceğe hazırlamayı hedefliyoruz. Bu hedeflerin gerçekleşmesinde en büyük görev öğretmenlerimize ve elbette kıymetli ailelerimize düşüyor. Yeni eğitim öğretim döneminde öğretmenlerimizin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni sahiplenerek başarıyla hayata geçireceklerine inanıyorum. Millî Eğitim Bakanlığımız da yeni modelin öğretmenlerimize ve velilere anlatılması, toplumun kanaat önderlerinin desteğinin güçlü tutulması noktasında yoğun bir çalışma yürütecektir.”
Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) yapılacağını da anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yarın ve pazar günü yükseköğretim sınavlarına girecek öğrencilerimize şimdiden başarılar diliyor, Allah zihin açıklığı versin diyorum” dedi.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin hayırlı olmasını dileyerek, modelin hazırlıktan tekâmül aşamasına kadar bütün safhalarında emeği geçenleri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Eğitim Bakanı Tekin ve ekibine üstlendikleri bu önemli sorumlulukta muvaffakiyetler dileğinde bulundu. KAYNAK: https://www.tccb.gov.tr/
Özel Çocukların Bowling Keyfi!..