DOLAR

26,9735$% 0.18

EURO

29,5117% 0.06

STERLİN

34,3810£% 0.1

GRAM ALTIN

1.678,89%0,11

ÇEYREK ALTIN

2.747,00%0,11

BİTCOİN

785547฿%-1.83744

Öğle Vakti a 13:15
İstanbul AÇIK 28°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
AA

AA

03 Ekim 2023 Salı

Corendon Havayolları KLM’yi Çıldırtıyor

Corendon Havayolları KLM’yi Çıldırtıyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Antiller’deki Curaçao uçuşlarında fiyat artıran KLM’e kızan Corendon, aldığı 432 koltuklu Airbus 350-900 uçağı ile yarı fiyata uçacak.

Corendon Airlines (Türkiye), Corendon Airlines (Avrupa) ve Corendon Airlens (Hollanda) olarak üç ayrı şirketi olan Corendon’un uçak filosu 65 oldu.

                  İlhan KARAÇAY yazdı:
Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, person, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving

Atilay Uslu ve Yıldıray Karaer’in sahibi oldukları Corendon Tur Operatörlüğü ve Corendon Airlinesgrubu, bu iki branştan başka otelcilikte de büyümeye devam ediyorlar.

Tur operatörlüğünde ve uçuşlarda Türkiye ile büyüyen Corendon, şimdilerde Yunanistan, İspanya, Mısaır, Portekiz, Birleşik Arap Emirliği, Dubai, İtalya, Bulgaristan, Hollanda, Bali, Endonezya, Curaçao, Bonaire, Gambia, Zanzibar, Brezilya, Kuzey Makedonya, Belçika, Avusturya ve Dominik Cumhuriyeti’ne servis yapıyor.

Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, glimlach Automatisch gegenereerde beschrijving
Corendon firmasının iki sahibi Yıldıray Karaer (solda), Atilay Uslu (sağda) ve Corendon Airlens’in Türkiye’nin Hollanda’daki müdürü Berk Güden, Hollanda’da havacılık dünyasını sarsıyorlar.

Havacılık dalında, Corendon Airlines Türkiye, Corendon Airlines Malta ve Corendon Airlines Hollanda isimleriyle üç şirketi olan firma, hem büyüyor ve hem de uçaklarını gençleştiriyor.

Corendon Airlines Türkiye’nin Hollanda müdürlüğünü yapan deneyimli havacı Berk Güden, filolarında toplam olarak 65 uçak bulunduğunu belirtirken, daha çok kâr etmekten ziyade, konfora önem verdiklerini belirtiyor.

İLK HAMLE AİRBUS 350-900

Afbeelding met luchthaven, vlak, Airbus, vliegtuig Automatisch gegenereerde beschrijving

Corendon firması, Antil adalarında inşa ettiği muhteşem otelleri için Hollanda’daki müşterilerini KLM Havayolu ile taşıyordu. KLM, bu uçuş için 600-700 euro fiyat biçmişti.

Toplu koltuk satın alan Corendon’a da daha ucuz bir fiyat uyguluyordu. Haftada iki uçuşunu bire indiren KLM, hem yolculardan ve hem de Corendon’dan 1000 euronun üzerinde bir meblağ istemeye başlayınca işler değişti.

Ortaklar Yıldıray Karaer ve Atilay Uslu, büyük uçak arayışlarının sonucunu İspanya’da elde ettiler. İspanyol Havayolları’ndan 432 kişilik Airbus 350-900 uçağını filosuna katan firma, 3 Kasım’da başlayacak olan uçuşlar için 400 euro civarında bir meblağ alacak.

Haftada beş kez uçacak olan ve yılda 220.000 yolcu taşıması beklenen Corendon, böylece KLM’den intikamını da almış olacak.

Airbus 350-900 uçağında sadece ekonimi sınıfı var. Ama uçak son teknoloji ile donanmış. Oturma rahatlığı, yeme içme servisi, daha sağlıklı havalandırma ve ücretsiz el çantası avantajları da var.

CURAÇAO’NUN ÖNEMİ

Afbeelding met water, wolk, buitenshuis, zwembad Automatisch gegenereerde beschrijving
Curaçao uçuşunun Corendon için önemi çok büyük. Zira Corendon burada muhteşem bir otel inşa etti.

ABD ve çevreden gelecek olan yolcular için uçuş imkânları hazırlayan Corendon, Hollanda’dan gidecek olanlar için çıkarılan zorluğu bu şekilde çözmüş oldu.

İKİNCİ HAMLE BOEING 737 MAX 9

Corendon Dutch Airlines Boeing 737 MAX 9

Corendon Airlines Hollanda, elinde bulundurduğu 3 adet Boeing 737-800 uçağını elden çıkarıp, yerine süper modern Boeing 737 MAX 9 uçağı alma kararını geçen yıl şubat ayında almıştı.

Hollanda’da hiç bir havayolunun elinde olmayan bu uçaklar, daha o günlerde basında geniş yer almıştı. Hatta geçtiğimiz mayıs ayında bile medyadaki haberlerde, ilk uçağın bugünlerde geleceği haberi verilmişti.

… ve işte o gün gelip çattı. Sitayişle sözü edilen Boeing 737 MAX 9, geçtiğimiz Cumartesi günü, Seattle’deki fabrika uçuş pistinden kalkarak, Amsterdam’ın Schiphol Havalimanı’a geldi.

Benzerlerinden daha sessiz ve daha tasarruflu olan bu uçakların diğer ikisi önümüzdeki aylarda Hollanda’ya gelecek.

Böylece, Hollanda’da ilk Boeing 737 MAX 900 uçağına Corendon sahip oldu. Daha önce TUİ Havayolları, daha küçük olan 737 MAX 8’leri kullanmıştı.

Devamını Oku

Gelsenkirchen’de Peygamber sevgisi salona sığmadı

Gelsenkirchen’de Peygamber sevgisi salona sığmadı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kuzey, ‘Birbirinize iyiliği, güzelliği, hakkı tavsiye etmemiz gerekiyor


GELSENKİRCHEN/ERCÜMENT AYDIN-Almanya’nın Kuzey Ren
Vestfalya eyaleti Gelsenkirchenşehrinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Mescid-i Aksa Camii’nde Mevlid-i Nebi coşkusu yaşandı.

Gelsenkirchen-Hassel Mescid-i Aksa Camii Konferans Salonu’nda Mevlid-i Nebi Haftası kapsamında düzenlenen etkinliğe; Münster Başkonsolosu Arif Hakan Yeter, DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, DİTİB Dini Danışma Kurulu başkanları Fatih Keskin (Münster), Ramazan Tupal(Düsseldorf), NRW DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Durmuş Aksoy’un yanı sıra bölge cemiyet başkanları, din görevlileri ile çok sayıda davetli iştirak etti. Programa gençler ve bayanlar yoğun ilgi gösterdi.

Peygamber sevgisinin salona sığmadığı program, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından NRW DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Durmuş Aksoy ve Münster DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Fatih Keskin’in açılış konuşmasıyla başladı.

Mevcudiyetimizle İslam’ın güzelliklerini temsil ediyoruz

Camilerin toplumsal kimlik ve değerlerin oluşmasındaki rolüne değinen Münster Başkonsolosu Arif Hakan Yeter, “Almanya’nın her kasabasında ve en ücra köşesinde mevcudiyetimizle İslam’ın güzelliklerini temsil ediyoruz” dedi.

Camilerin gölgesinde yapılan faaliyetlerin maneviyatına değinen Yeter, “Türkiye’de de çok sosyal faaliyetlere katıldım. Burada farklı bir mana var. O mana farklılığının tek sebebinin camilerin gölgesinde yapılmış olması.

Bunları düşünürken aklıma çocuklar geliyor. Ne kadar talihli çocuklar diyoruz. Kendimi de o bakımdan talihli olarak görüyorum. Bu camilerin hepsi benim için çok kıymetli. Camilerde hayır çarşılarını gezerken büyüklerimizin samimi ve cemiyetlerine hizmet etme çabalarını gördüm.

Peygamber sevgisiyle, Allah aşkıyla ortaya çıkmış olan eserler, yani camiler aslında ‘İslam’ demek. Camiler hayatın sıfır ve sıfırlanma noktasıdır. İnsan bir kul olduğunu en derin orada hissedebiliyor.

Peygamber sevgisi, Allah aşkı bunlar hepimizin kalbinde var. Ama dünyanın meseleleri arasında bazen bunları unutabiliyoruz. Ancak caminin korusuna sığındığımızda bunların tam manasıyla hissedebiliyoruz.

Duygularımızda, fikirlerimizde, günlük işleyişlerimizde cami olduğu müddetçe bu hayat bereketli bir hayattır. Bu hayat güzel bir hayattır” diye konuştu.

DİTİB Münster Tasavvuf Musikisi Korusu’nun ilahi dinletisinin ardından, DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, “Peygamberimiz, İman ve İstikamet” konulu konferans verdi.

Mevlid-i Nebi haftasının önemine değinen Kuzey, haftanın bütün İslam alemine hayırlar getirmesini temenni etti.

İman, insan hayatın olmazsa olmazıdır

“Peygamberimiz, İman ve İstikamet” konusuna değinen Kuzey, “İman ve istikamet, Allah’a iman etmek, sonra da istikamet üzere bir hayat sürebilmektir.

İşin başında iman var. Peygamber Efendimiz diyor ki, ‘İlk önce Allah’a iman ettim’ de, sonra istikamet üzere ol!’ İman insan  hayatın olmazsa olmazıdır. Çünkü biz imanla değer kazanıyoruz. İmanla insan oluyor ve özgürleştiriyoruz.

Bu dünya hayatını değerli kılan ve bu dünyadan ayrılırken de netice itibariyle olmazsa olmazımız imandır. Çünkü imansız bir hayat imansız bir yüklü gönül, şairin de dediği gibi ‘sinede yüktür’. Onun için iman bizim olmazsa olmazımızdır.

Kur’an imana davettir ve imanın ta kendisidir. Yüce Rabbimiz göndermiş olduğu ilahi kelamıyla bizi imana davet ediyor.

Her cümlesinde, her ayetinde, her suresinde bize farklı örneklerle farklı ifadelerle ama hep aynı hakikatin üzerini vurgulayarak, bu dünyadaki varlık gayemizin iman olduğunu bize hatırlatıyor” ifadelerini kullandı.

İman, insanı en doğru yola yönelten ilahi bir rehberdir

Peygamberimiz ve sahabe arasındaki hatıralardan da bahseden Kuzey, “Ayet-i kerimelere baktığımız zaman Yüce Rabbimiz bize kâinattan örnek veriyor. Ve hepsinde de bizi imana davet ediyorlar.

Bütün bu gördüğünüz devenin de, göklerin de, yerin de, dağların da sahibi olduğunu ve kurtuluşun O’na teslimiyetten geçtiğini O’na kulluktan geçtiğini ve özünde de iman olduğunu bize vurguluyor.” dedi.

Birbirinize iyiliği, güzelliği, hakkı tavsiye etmemiz gerekiyor

İman kalpte, gönülde, davranışlarda yerleşmeden istikamet kurmanın mümkün olamayacağını söyleyen Kuzey, konuşmasını şöyle tamamladı:

“İnsanoğlu değişik evrelerden, değişik dönemlerden geçiyor. Asrımızda da teknolojinin çok hızlı bir şekilde ilerlediği, ama insanoğlunun bir o kadarı daha depresyon hastalığına yakalandığını görüyoruz.

Çünkü gönüllerin, kalplerin ilacından uzaklaştığımızı görüyoruz. Tabii bu hastalık sadece bu devrin hastalığı değil. Ama özellikle son dönemde insanın yalnızlaştığını, insanın teknolojinin esiri haline geldiğini görüyoruz.

Onun için aslında hayata anlamlandıran, imanın olduğunu bilmeliyiz. İmanın bize yön ve istikamet vermesi gerekiyor. İman kalpte, gönülde, davranışlarda yerleşmeden istikamet kurmamız mümkün değildir.

Onun için istikamet kalpte başlıyor. Birbirinize iyiliği, güzelliği, hakkı tavsiye etmemiz gerekiyor. Yani dilde doğrulukla, amelde doğrulukla, amelde işte haram, helal dengesiyle yapmamız gereken kulluğumuzla, sabır, şükür dengesiyle, iyi arkadaşlarla iyi insanlarla birlikte o istikameti sağlamamız gerekiyor.”

Program çiçek takdimi ve yapılan dua ile sona erdi.

Devamını Oku

MainBosporusKlang Türk-Alman Koro Günleri Başlıyor

MainBosporusKlang Türk-Alman Koro Günleri Başlıyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Almanya ve Türkiye’den çoksesli yetişkin, gençlik ve çocuk koroları, 3-8 Ekim’de festival kapsamında gerçekleştirilecek iki büyük konsere hazırlanıyor. “Barışı Anlatalım – den Frieden erzählen

FRANKFURT – 3-8 Ekim tarihleri arasında Frankfurt’ta gerçekleştirilecek MainBosporusKlang projesi için geri sayımbaşladı.

Türkiye’den Yücel Elmas Korosu ve Antakya’dan Apkord Regülarış Gençlik Korosu’nun ağırlanacağı festival projesinin çatı derneği olan Bosporus Main e.V., geçtiğimiz sene Frankfurt’ta kurulan çocuk, gençlik ve yetişkin koroları ile müzik dolu bir Ekim haftasına hazır.

Sängerkreis Frankfurt e.V. ile ortaklaşa gerçekleştirilen projenin ilk konseri 3 Ekim’de Frankfurt Römerberg’deDeutschland Singt und Klingt” etkinliği kapsamında gerçekleşecek.

Farklı korolardan ve milletlerden yaklaşık 100 katılımcı ile Türkçe ve Almanca şarkıların söyleneceği etkinlik herkese açık.

Bosporus Main koroları, bu festival ile birlikte kapılarını birlikte şarkı söylemeyi seven her yaş grubundan katılımcılara acıyor.

3 Ekim`de Frankfurt Römerberg meydanındaki etkinlikte, 8 Ekim’de Goethe Üniversitesi Festsaal`deki kapanış konserlerinde sahneye çıkmak, hafta boyunca etkinliklere katılmak ve Türkiye & Almanya’dan katılacak müzikseverler ile birlikte şarkı söylemek için bizimle info@mainbosporusklang.com ya da info@bosporus-main.de e-mail adreslerinden iletişime geçebilirsiniz.

Devamını Oku

Hanau’da, Ayakta Tedavi Uzman Hemşirelik Danışma Merkezi ‘MeinCare’ Açıldı

Hanau’da, Ayakta Tedavi Uzman Hemşirelik Danışma Merkezi ‘MeinCare’ Açıldı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

HANAU/EUTURKHABER-Almanya’da yeni nesil Türk girişimcilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bunlarda biri de girişimci iş insanı Melek Armutci’nin genel müdürlüğünde, Hanau’daki  Ayakta Tedavi Uzman Hemşirelik Hizmeti Danışma Merkezi MainCare dualar eşliğinde, görkemli bir açılışla hizmete başladı.

Geçtiğimiz Cuma günü gerçekleştirilen Hanau, Maybach Str. 18 numaradaki ”MainCare’ (Ambulanter Fachpflegedienst), danışma merkezinin açılışına çevrede yaşayan Türkler yoğun ilgi gösterdi. Dualarla açılan merkeze katılanlara bir teşekkür konuşması yapan Uzman MainCare Hemşirelik Danışma Merkezi Genel Müdiresi Melek Armutci, ‘Danışmanlık merkezimizin büyük açılışını kutlamak için bugün sizi burada ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Açılışımıza hoşgeldiniz” dedi.

Hanau ve Rüsselsheim’daki lokasyonlarda iki adet ayakta uzman tedavi bakım hizmeti yürüttüklerini söyleyen Armutci, danışmanlık merkezi olarak verdikleri hizmetlerle ilgili şu bilgileri verdi.

”Uzmanlık alanımız, ciddi bakıma ihtiyacı olan hastalara kendi tesislerinde hemşirelik ve tıbbi bakım sağladığımız hastane dışı havalandırmadır. Ayrıca Hanau-Steinheim’da yoğun bakımın yanı sıra evde bakım ve ayakta evde destek ve bakım da sunan uzman bir hemşirelik hizmetimiz bulunmaktadır.

SGB ​​XI’in 37. Maddesinin 3. fıkrasına uygun olarak yaptığımız görüşmelerde, birçok kişinin sağlık ve bakım sigortası şirketlerine ilişkin hakları konusunda yeterince bilgilendirilmediğini tespit ettik. Bu nedenle ayakta tedavi danışma merkezi açmaya karar verdik. Bu merkez aracılığıyla aşağıdaki görevleri yerine getirmek istiyoruz:

• Hastaneden taburculuk desteği

• Bakım ve yardım düzeyinin sınıflandırılmasına ilişkin tavsiyeler Yükseltme istekleri

• Hizmet kataloğu ve sağlık ve sağlık sigortasından olası faydalar hakkında bilgi Hemşirelik bakımı fonları

• Yaşam alanınızı uyarlama konusunda tavsiyeler ve günlük durumlara yönelik pratik ipuçları Bakıcılar ve akrabalar

• İhtiyaçların belirlenmesinde ve bakım malzemelerinin temininde yardım İlgili uygulamalarla destek

• Yerinde danışmanlık görevlerini yürütmek Danışmanlık merkezi sadece bir bina değil aynı zamanda güven, şefkat ve umut mekanıdır.

Merkezimiz, insanların çözüm bulmak, destek sağlamak ve birbirlerine destek olmak için bir araya geldiği bir yerdir. Buradaki amacımız güvenli bir sığınak, bireysel ve ailevi zorluklar için bir temas noktası, bir bilgi ve destek kaynağı olmaktır.

Bu alanda deneyimli hemşirelik uzmanları planladık ve 2 Eylül 2023 tarihinden itibaren hafta içi 08:30 – 17:00 saatleri arasında Maybach Str. 18 hizmet vereceğiz. Bu topluluğa olan bağlılığımız güçlü ve kalıcıdır. Daha iyi bir geleceği şekillendirmek için ortaklarımızla, yerel kurumlarla ve hizmet ettiğimiz insanlarla yakın çalışmayı dört gözle bekliyoruz. Danışmanlık Merkezimizin büyük açılışını kutlamak için bugün sizi burada ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.

Devamını Oku

Olmuyor Sayın Adalet Bakanı Dilan Yeşilgöz!..

Olmuyor Sayın Adalet Bakanı Dilan Yeşilgöz!..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

BUGÜN ‘TÜRK’ YAKIŞTIRMASINI ŞİDDETLE RET EDİYORSANIZ, YARIN BAŞBAKAN OLDUĞUNUZ ZAMAN TÜRKLER’E VE TÜRKİYE’YE YAKLAŞIMINIZ NE OLACAK?

HOLLANDA/Televizyon programında, “Şimdi sizin ülkenize biraz değinelim” sözüne karşı, “Türkiye Benim ülkem mi hiç olmadı” yanıtını veren Dilan Yeşilgöz, “Ben hiç bir zaman Türk pasaportu kullanmadım” diyerek, Türklüğe nefretini ortaya serdi.

Başta şahsım olmak üzere, Hollanda’daki Türklerin çoğunun takdir ettiği ve sıcak ilişki kurmaya çalıştığı Yeşilgöz, “Türkiye geçen yıl bana vatandaşlık numarası ve pasaport vermek istedi ama ben ret ettim” diyerek, nefretini perçinledi.

Aynı televizyon programında, “Hollanda’da bugün sosyal yardım ödeneği ne kadardır” sorusuna “1800 euro” diyen Yeşilgöz, gerek stüdyodakiler ve gerekse seyiciler tarafından ayıplandı. Zira bu ödenek sadece 1.216,62 euroydu.

Baba Yücel Yeşilgöz’ün, 1999 yılında yazdığı “Türkiye’nin Mafyası” adlı kitabındaki, “Türk devleti uyuşturucu ticaretinden, yılda 50 milyar gulden kazanıyor” suçlamasına o zaman verilen cevaplar.

– İlhan KARAÇAY yorumladı:

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, person, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving

Size önce, Bakan oldukları zaman, iki kızımız Dilan Yeşilgöz ve Günay Uslu için yazmış olduğum yorumun giriş paragrafını tekrarlayayım:

Değerli Okurlarım,
İki gün önce servise koyduğum ‘Yeni yılın ilk güzel haberi’ başlıklı haberimde, Hollanda’da kurulan yeni hükümette Günay Uslu ile Dilan Yeşilgöz’ün Bakan olarak görev aldıklarını belirtmiş ve özellikle Günay Uslu’nun, Emirdağlı Ata Uslu’nun kızı oluşu üzerinden esprili vurgulamalar yapmıştım. Gurbete temizlik işçileri olarak gelen yurttaşlarımızın çocuklarının, artık temizlikçi değil, Bakan bile olduklarını vurgulayan bu haberimi en altta sizlere yeniden sunacağım.

Bakan olarak atanan Dilan Yeşilgöz, Türk olmadığını sık sık belirtiyordu.
Olsun, varsın Dilan Yeşilgöz bir Türk kızı olmasın…
Peki, Dilan Yeşilgöz’ün bir Türk kızı olmaması, O’nun Bakan olarak atanmasından söz etmemeyi ve gizli tutmayı mı gerektirir?
Yeşilgöz’ün daha önceleri yaptığı açıklamaları da göz önünde tutarak, O’nun bir Türk veya Türk kökenli olduğunu hiç yazmamıştım. Bu hususa dikkat ederek, haberimi yazarken sadece isimleri belirtmiş ve Türklükten söz etmemiştim.
Zira iyi biliyordum ki, Dilan için Türk veya Türk kökenli deseydim hem bizimkilerin ve hem de Dilan’ın tepkisini çekebilirdim. Zira Dilan da bana, ‘Ben Türk veya Türk kökenli değilim’ diyebilir.

Yukarıdaki paragrafta, Dilan’ın dini ve siyasi tercihine itirazımız olmadığını anlatmaya çalışmıştım.

Daha sonra yazdıklarımda da hep sıcak yaklaştığım ve “Bakanlığı sırasında görüştüğü Türk Bakan ve yetkililerle diyalogu iyi olan ve Türkiye hakkında olumsuz bir tavrı olmayan Yeşilgöz…” diye yazmıştım.
Bundan önceki son yazımda da Yeşilgöz’e bazı sorular yönelterek tavsiyelerde bulunmuştum.

Ama ne yazık ki, Dilan Yeşilgöz, Türkiye ve Türkler’in bu sıcak yaklaşımlarını görmezden gelerek, Hollanda televizyonundaki son röportajında, Türkiye’ye ve Türklüğe nefretini ortaya koymuştur.

İsterseniz, Yeşilgöz’ün televizyondaki söyleşisini, Hollanda medyasında yer aldığı gibi esprili bir şekilde anlatayım:

Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, Speech Automatisch gegenereerde beschrijving

Dilan Yeşilgöz, College Tour adlı programda misafir. Düşük hükümetin Adalet Bakanı ve VVD Partisi’nin siyasi lideri Yeşilgöz, programı yöneten Twan Huys ile gayet iyi (!) anlaşıyordu. Ama Twan talihsiz şekilde formüle ettiği bir soru karşısında, Yeşilgöz tarafından parmaklarına darbeyi yedi ve bir de parmak işareti aldı.

Yeşilgöz Türkiye’de doğmuştu ve annesi ve kızkardeşi ile Türkiye’den kaçmıştı.
Bir ara “Ben evimden yurdumdan oldum” (Ik ben ontheemd) demişti. Zira, ontheemd kelimesinin manası, içinde yaşadığı sınırlar içinde takibata ve tedhişe uğradıkları için kaçmaya zorlanan demektir. (Mensen die binnen de eigen landsgrenzen op de vlucht zijn, worden ontheemden genoemd. Ze zijn gevlucht voor geweld, vervolging of natuurrampen. Ze vormen de grootste groep die wij helpen. Iemand die op de vlucht is in eigen land wordt binnenlands ontheemd genoemd.)
Moderatör Twan Huys Yeşilgöz’e bu söz ile ne demek istediğini sordu. Yeşilgöz de, “Benim

doğduğum ülke ile relatif bir bağım yok” dedi. Yeşilgöz daha sonra şöyle devam etti:
“Tabbi ki oranın bir parçasıyım. Orada akrabalarım var. Ama o ülkeden kaçmaya zorlanmışım. Yani welkom konumunda değildik. Hollanda, olmam gereken ülkeydi ve çok çabuk bir şekilde benim evim oldu.”

Konuşmanın devamında Twan Huys, Türkiye hakkında konuşmak istedi. “Şimdi senin ülken hakkında konuşalım” dedi moderatör. Yeşilgöz, şaşırmış bir şekilde sağa sola baktı ve “ Ihhhhııı, benim ülkem?” “Yeniden”. dedi.
Huys daha önce de aynı hatayı yapmış olduğu için, “Ah özür dilerim bunu söylememem lâzımdı.” dedi. Bu sırada stüdyodakiler gürültülü bir alkış kopardılar.
Twan bu kez, “Şimdi doğduğun yere gidelim. Bu şekilde sorabilirim değil mi?” deyince, Yeşilgöz evet anlamında başını eğdi.
Twan Huys, “Neden bu kadar hassas davranıyorsun” diye sorunca Yeşilgöz, “ Çünkü ben Hollandalıyım ve hiçbir nüans gerekmiyor” cevabını verdi.
“Orayı artık kendi ülken olarak kabul etmiyorsun” diyen Twan, Yeşilgöz’den “ Hayır, tabii ki hayır” cevabını aldı.

Moderatör, ortalığın yumuşamasından sonra, “Sizin iki pasaportunuzun olduğu doğru mu? Biri Türk biri de Hollanda pasaportu?” diye sorunca, Yeşilgöz’den aldığı cevap şu oldu. “Ben hiçbir zaman iki pasaporta sahip olmadım Benim hiç Türk pasaportum olmadı. Ben orada yaşarken de olmadı.”

Ama Yeşilgöz, geçen yıl Türk devletinden Türk pasaportu alabileceğine dair bir bildiri almıştı. Kendisine vatandaşlık numarası verilmiş olduğu da belirtilmişti. Yeşilgöz buna teşekkür etmiş ve “Ben böyle bir istekte bulunmadım” demir. Yeşilgöz, “Benim fikrimi kabul edip etmemek Türkiye’nin takdirine kalmış” dedi.

Aynı televizyon programında sorulan, “Hollanda’da bugün sosyal yardım ödeneği ne kadardır” sorusuna, “1800 euro” diyen Yeşilgöz, gerek stüdyodakiler ve gerekse seyiciler tarafından ayıplandı. Zira bu ödenek sadece 1.216,62 euroydu.

Bu televizyon programından sonra Hollanda medyasında Yeşilgöz ile hafif dalga geçişler yer aldı. Okurlardan giden mesajlarda da dalga geçenler çoğunluktaydı.

TÜRKLER’DEN SORU

Tabii ki Türk izleyiciler de Yeşilgöz’e sormaktan geri kalmadılar. Türkler şunu sordular:

“Dilan Hanım, babanızın Hollanda’ya 1981 yılındaki ilticasından üç yıl sonra Hollanda’ya nasıl geldiniz. O zaman Irak ve Suriye pasaportu mu taşıdınız. Yoksa sahte bir pasaport mu?”

Türkler, Yeşilgöz’e ayrıca şu soruyu da yöneltiyorlar: “Dilan Hanım, televizyondaki konuşmanızda, size yöneltilen, ‘Şimdi ülkeniz Türkiye hakkında konuşalım’ sözü, sizi neden çok kızdırdı? Siz Türklüğü tabii ki kabul etmeyebilirsiniz. Ama biri yanlışlıkla size ‘Türk kökenli’ dediyse, bu kadar kızmanıza gerek var mıydı? Kaldı ki siz şimdi bizim de Bakan’ımızsınız belki de Başbakan’ımız olacaksınız. Türkiye ve Türkler’e kin ve nefretinizi, bizim hatırımıza saklayamaz mıydınız?”

İşte böyle değerli okurlarım. Türkiye ve Türkler Yeşilgöz’e sıcak yaklaşmaya çalışırken, kendisinin Türkiye ve Türkler’e karşı böylesi haşin tutumu gerçekten üzücü.
Ben şahsen, hiç bir ilticacının kabul görmeyip mağdur olmasından yana değilim. Ama, bazı ilticacıların yalan iftiralara sığınmasına da karşıyım. Tıpkı, Türkiye’deki Ermeni ve Süryaniler ile PKK sempatizanları gibi…

BİR AVUKATIN KİLİSEYE SIĞINMA KURNAZLIĞI VE İFTİRALAR

Dilan Yeşilgöz’ün babası Yücel Yeşilgöz’ün buraya iltica ettiği yıllarda, Twente bölgesindeki kurnaz bir avukat, yalan dolan ile Ermeni ve Süryani sığınmacıların yolunu açmıştı. Türkiye ve Türkler hakkında ileri sürülen suçlamalar o kadar ağırdı ki, Türk medya mensupları olarak biz, Lahey’de bir basın toplantısı düzenlemiştik. Yani Türk basını, Hollanda basını için bir tolantı düzenlemitik. O toplantıda elimizdeki belgelerle, anlatılanların asılsız olduğunu, yapılmakta olanın duygu sömürüsü olduğunu anlatmıştık. Hemen akabinde Midyat’a giden AVRO Televizyonu muhabiri de, orada yaptığı röportajlarda, anlatılanların yalan olduğunu gözler önüne sermişti. Oradaki Süryani dini liderleri bile, Hollanda’daki dindaşlarının sırf ikamet izni almak için yalan söylemek mecburiyetinde kaldıklarını anlatmışlardı. Zira, o zamanlar Midyat’ta Süryaniler’e karşı hiçbir baskı yoktu.

O toplantıda elimizdeki belgelerle, anlatılanların asılsız olduğunu, şimdi yapılmakta olanın duygu sömürüsü olduğunu anlatmıştık. Hemen akabinde Midyat’a giden AVRO Televizyonu muhabiri de, orada yaptığı röportajlarda, anlatılanların yalan olduğunu gözler önüne sermişti. Oradaki Süryani dini liderleri bile, Hollanda’daki dindaşlarının sırf ikamet izni almak için yalan söylemek mecburiyetinde kaldıklarını anlatmışlardı. Zira, o zamanlar Midyat’ta Süryaniler’e karşı hiçbir baskı yoktu. Kiliselere sığınarak, “Türkiye’de evlerimiz yakılıyor, koyunlarımız kesiliyor, kızlarımız tecavüze uğruyor” gibi iftiralar ile duygu sömürüsü yapanlar, burada yaşamakta olan Türkler’i zor durumda bırakıyorlardı. İşte bu zorluğu ortadan kaldırmak için Hollanda medyasına açıklama yapma ihtiyacı hissetmiştik.

Afbeelding met krant, tekst, kleding, person Automatisch gegenereerde beschrijving

YÜCEL YEŞİLGÖZ

Dilan Yeşilgöz’ün babası Yücel Yeşilgöz, 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesi Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nda (DİSK) görevliymiş. 12 Eylül 1980 askeri darbesi’nden sonra, işlenen siyasi cinayetler nedeniyle önce Irak’a ardından İran’a kaçan ve oradan da Hollanda’ya geçen Yeşilgöz, 1981’de girdiği Hollanda’da, bazı ‘derin’ referanslarla 1985 yılında, Utrecht Üniversite’sinde Doğu Dilleri ve Kültürleri Bilim Dalı Bölümü’nde Çağdaş Türk Edebiyatı öğretim görevlisi olmuş. Daha sonra üç yıl boyunca Irk ve Etnik Araştırmalar Merkezi’nde araştırma görevlisi olarak ve Amsterdam Üniversitesi Arap ve İslam Araştırmaları Bölümü’nde Türkçe ve Kürtçe okutman olarak çalışmış.1989’dan bu yana Utrecht Üniversitesi Willem Pompe Kriminal Bilimler Enstitüsü’ne bağlı olup 1995 yılında kriminoloji alanında doktorasını almış.

Afbeelding met tekst, krant, Nieuws, Krantenpapier Automatisch gegenereerde beschrijving

TÜRK DEVLETİ UYUŞTURUCU TİCARETİ YAPMIŞ
Üstteki gazete kupüründe gçrebileceğiniz gibi, Yücel Yeşilgöz 1999 yılında ‘Türkiye’nin Mafyası’ adlı bir kitap yayınladı. Kriminolog Frank Bovenkerk ile ortaklaşa yazdıkları bu kitapta, Türkiye’nin, uyuşturucu ticaretinin merkezi olduğu ve Türk devletinin de bu ticaretten yılda 50 milyar gulden kazandığını iddia edilmiş. Ben de o zamanlar Avrupa’da yayınladığımız DÜNYA gazetesinde bu konuyu ele almıştım. Size o yazının sadece girişini sunuyorum:

15 Ekim 1999
İlhan KARAÇAY yazdı…

Yeşilgöz ne diyor

Bu haftaki DÜNYAda kriminolog Yeşilgöz ile diğer uzmanlann bir Hollanda gazetesindeki İddialannı okuyacaksınız. Bu iddialara göre, Türkler kaba kuvvete daha çabuk baş vuruyormuş. Kısmen doğru sayılabilecek olan bu iddia üzerinde kafa yorarsak, Türkler’in kaba kuvvete neden da­ha çok başvurduklannı öğrenebiliriz.

Yeşilgöz, bir başka kriminolog Hollandalı Bovenkerk ile birlikte yayınladığı “Türkiye’nin Mafyası” isimli kitabı ile popüler oldu. Türki­ye’ye karşı siyasi mücadele edenlerin başında ge­len Yeşilgöz, yaptığı araştırmalar ile kendinden sık sık söz ettiriyor.

Siyasi çizgisini beğenmediğimiz ve objektif bul­madığımız Yeşilgöz, şimdi de krimonoloji konu­sunda uzmanlaşmış olduğunu ispatlamaya çalışı­yor.

Değerli okurlarım, her zaman ileriye sürdüğüm objektifliğime saygı duyduğum için, Türkiye’de de yayınlanan Yeşilgöz’ün kitabının, tabii ki övücü olan tanıtım yazısını da sizlere sunuyorum:

Afbeelding met tekst, person, Menselijk gezicht, Publicatie Automatisch gegenereerde beschrijving

Türkiye’nin Mafyası

Frank Bovenkerk, Yücel Yeşilgöz

Türkiye’nin Mafyası, ülkenin tarihine milat gibi düşen malûm Susurluk kazasından bu yana gündemin –maalesef hâlâ- başında oturan o meş’um konuya yurtdışından ‘ithal’ bir katkı. Gerçi pek ithal sayılmasa gerek, çünkü bu çalışmaya imza atanlardan biri Türk. Yayımlandığı Hollanda’da büyük ilgi gören Türkiye’nin Mafyası, Utrech Üniversitesi Kriminoloji Kriminoloji Kürsüsü profesörlerinden Frank Bovenkerk ile yine aynı üniversitede öğretim görevlisi olan Dr. Yücel Yeşilgöz tarafından kaleme alındı.

Bu akademik çalışma Türkiye ve Türkiye dışındaki önemli kaynaklara dayanıyor. Yazarların akademik kariyerleri, kitabı, salt olguların ve olayların sıralandığı bir çalışmanın ötesine taşıyor; “suç” ve “suç örgütleri”ne getirilen kriminojik yaklaşımlar ve sosyolojik açılımlar, bu konuda daha önce yapılan benzer çalışmalardan farklı kılıyor. Örneğin, ülkenin geleneksel “kabadayı” altkültürünün geçirdiği değişim süreci, “Modern Babalar ve Örgütleri” başlığı altında inceleniyor. Önemli kaynak ve verilerle desteklenen “Türkiye’de Mafya ve Uyuşturucu Ticareti” başlıklı bölüm, suç örgütlerinin malî kaynaklarıyla ülke ekonomisinin entegrasyonunu gözler önüne seriyor. Suç örgütleri karşısında polis teşkilatlarının durumunun irdelendiği sayfalar kitabın canalıcı bölümlerinden biri. Kitabın en özgün bölümü ise, uyuşturucu dünyasının bir numaralı ismi Kürt asıllı Hüseyin Baybaşin’in hem kendini hem de “âlem”ini anlattığı, Türkiye’ye politik göndermelerle dolu öyküsü; üstelik kendi ağzından. Türkiye’nin Mafyası, “Susurluk”la aleniyet kazanan ‘yeraltı dünyamız’ın ne menem bir şey olduğunu hem anlamak hem de ciddiyetini kavramak için önemli bir kitap.

ARŞİVİMDEKİ YEŞİLGÖZLER DOSYASI

Önce baba Yücel Yeşilgöz’ün iltica sonrasındaki faaliyetleri ve söylemleri, sonra da kızı Dilan Yeşşilgöz’ün siyaset arenasındaki faaliyet ve söylemleri, arşivimdeki ‘YEŞİLGÖZLER’ dosyasını çok kalın yaptı. Çoğunda doğruluğu tartışılan sözler sarfeden Yeşilgözler hakkında pek çok bilgiye sahip olduğum halde, bu bilgilerin çoğunu değerlendirmedim. Tıpkı, Yücel Yeşilgöz’ün İskandinavya faaliyetleri gibi…

YEŞİLGÖZ AİLESİNİN KISA ANATOMİSİ

Baba, Yücel Yeşilgöz 1951 yılında Tunceli’de doğmuş. Ankara Hukuk Fakültesini bitirmiş. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’te görev yapmış. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra o da saklanmaya mecbur kalmış. 1981 yılında (1984 de olabilir) Irak ve İran yoluyla Hollanda’ya gelip sığınmacı olmuş. Hollanda’da 1985 yılında Utrecht Üniversitesi Doğu Dilleri ve Kültürleri Bölümü’nde, Modern Türk Edebiyatı alanında, öğretim görevlisi olarak göreve başlamış . Daha sonra üç yıl boyunca, Irk ve Etnik Araştırmalar Merkezi’nde araştırma görevlisi olarak ve Amsterdam Üniversitesi Arap ve İslam Araştırmaları Bölümü’nde Türkçe ve Kürtçe okutman olarak çalışmış. 1989’dan bu yana Utrecht Üniversitesi Willem Pompe Kriminal Bilimler Enstitüsü’ne bağlı olup, 1995 yılında kriminoloji alanında doktorasını almış .
Yücel Yeşilgöz, şu anda tam 28 yıldır hapis yatmakta olan Hüseyin Baybaşin dosyasına 1996 yılında dahil edilmişti. Baybaşin’in Belçika-Hollanda sınırında yakalanışından sonra, Breda hapisanesinde onlarca defa ziyaret eden Yeşilgöz’ün buradaki rolünü anlamak mümkün olmadı.
(Baybaşin’in suçsuz olduğunu iddia eden bir grup Hollandalı siyasetçi, ‘Baybaşin Serbest bırakılsın’ protestoları yapıyorlar.) Baybaşin konusunu bir başka gün sizlere sunacağım.

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, glimlach, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving

Anne Fatma Özgümüş Yeşilgöz Türk kökenliymiş. Hollanda’ya iltica edişinin ardından Hollanda Mülteci Organizasyonu’nda (Vluchtelingen Organisaties Nederland (VON) müdür olmayı başarmış.

Önce bakanlık şimdi de parti başkanlığı: Kim bu Dilan Yeşilgöz... Fotoğrafın şifresi - Resim : 2

Günümüzün ana konusu Dilan Yeşilgöz’e gelince: (Wikipedia’dan)
18 Haziran 1977’de Ankara’da doğdu. 1984 yılında 7 yaşında iken annesi ve kız kardeşiyle birlikte, tekneyle Yunanistan’ın İstanköy adasına kaçtılar. Daha sonra da Hollanda’ya sığınmacı olarak girmeyi başardılar. Orta öğrenimini, 1991-1997 yılları arasında Amersfoort‘taki Vallei Koleji’nde tamamlayan Yeşilgöz, daha sonra Vrije Universiteit Amsterdam‘da sosyal ve kültürel bilimler okudu ve 2003 yılında Kültür, Organizasyon ve Yönetim alanında yüksek lisans derecesi aldı.

Siyasi kariyerine Sosyalist Parti‘de başlayan Dilan Yeşilgöz, partinin Amersfoort şubesinde yönetim kurulu üyeliği yaptı. Ardından İşçi Partisi‘nin gençlik delegasyonu için yazmaya başladı ve daha sonra GroenLinks’te staj yaptı.

Dilan Yeşilgöz 2014-2017 yılları arasında Amsterdam belediye meclisinde yer aldı.
2014 belediye seçimlerinde, Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi listesinde dördüncü sırada yer aldı. Meclis üyesi olarak Yeşilgöz, LGBT bireylere ve kadınlara yönelik sokak taciziyle mücadele etmeyi ve bu tacizi suç kapsamına almayı taahhüt etti. Belediye meclisinde üç yıl boyunca bu konuda çalıştı, ancak teklifler her zaman çoğunluk tarafından reddedildi.

2017’de Temsilciler Meclisi‘ne milletvekili olarak gittiğinde, dönemin belediye başkanı Eberhard van der Laan onun azmini övdü. Yeşilgöz’e veda hediyesi olarak, o dönemde CDA’dan Marijke Shashavari ile birlikte sunduğu bir öneriye dayanarak Amsterdam’da sokak tehditlerine karşı entegre bir yaklaşım olacağını söyledi. Belediye meclisinin çoğunluğu bu öneriyi onayladı.
De Volkskrant, onun inatçı doğasını “empati sahibi bir pitbull” olarak nitelendirdi.

Yeşilgöz-Zegerius, 2017 genel seçimlerinde Temsilciler Meclisine seçildi. Başlangıçta partisinin adalet ve güvenlik sözcüsü olarak görev yaptı,[16] ancak daha sonrasında iklim ve enerji politikası alanlarında çalıştı. 25 Mayıs 2021’de, Mona Keijzer ile birlikte görevden alınan üçüncü Rutte kabinesinde Ekonomik İşler ve İklim Politikasından Sorumlu Devlet Bakanı olarak atandı. 10 Ocak 2022’de dördüncü Rutte kabinesinde Adalet ve Güvenlik Bakanı olarak atandı.

Mark Rutte’nin istifasından iki gün sonra, 12 Temmuz’da Yeşilgöz-Zegerius VVD’nin bir sonraki lideri olmak için adaylığını açıkladı. Ertesi gün parti yönetim kurulu onu resmen bu göreve aday gösterdi. 14 Ağustos’ta resmen VVD’nin parti lideri oldu.

2013 yılında René Zegerius ile evlendi. Yeşilgöz, Ajax taraftarı ve country müzik hayranıdır. Moos adında bir köpeği ve bileğinde büyükannesinin adı olan Sara’nın yazılı olduğu bir dövmesi vardır.

HOLLANDA SİYASETİNDEKİ SON DURUM
Son günlerde yapılan anketlerde, kasım ayında yapılacak olan seçimlerdeki seçmen tercihi zik zaklar çiziyor.Dilan Yeşilgöz’ün liderliğini yaptığı VVD Partisi, son ankette iki sandalye daha kârlı çıkarak birinci sıraya oturdu. Yani, Dilan Yeşilgöz’ün koalisyon kurmada ilk tercih edilecek başkan olma şansı yükseldi.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.