DOLAR

42,5715$% -0.05

EURO

49,6717% 0

STERLİN

56,8875£% -0.1

GRAM ALTIN

5.733,39%-0,05

ÇEYREK ALTIN

9.419,00%0,03

BİTCOİN

3825654฿%-1.55117

İmsak Vakti a 02:00
Amsterdam HAFIF YAğMURLU 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
  • EuTürk Haber
  • Avrupa
  • “Almanya inşa ettiği bu yeni duvarını da yıkmalıdır. Tarih bunu bekliyor.”

“Almanya inşa ettiği bu yeni duvarını da yıkmalıdır. Tarih bunu bekliyor.”

Göçmenlerin Almanya’nın ekonomik ve kültürel yapısında belirleyici bir rol oynadığını ifade eden Bilgin, Almanya’nın geleceği için göçmenleri sosyal bir mesele olarak değil, ülkenin kurucu unsurları olarak görmesi gerektiğini savunuyor.

"1" height="10" width="20%" direction="up">

Sosyolog/Türkolog  Serdar BİLGİN  

"1" height="250" width="100%" direction="up">

TR/ Almanya günümüzde, Avrupa’nın en güçlü ekonomilerinden birine sahip olmasının ötesinde, maalesef farklılıklarla yaşama, entegrasyon politikaları, sosyal devlet anlayışı ve kimlik tartışmaları bakımından şu an en yoğun sınavlarından birini verdiğini ifade etmeliyim. Oysaki Almanya’nın anayasal kimliği, Federal Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana üç temel ilkeye dayanır:

İnsan onurunun dokunulmazlığı (Menschenwürde)
Hukukun üstünlüğü ve sosyal devlet
Açık ve çoğulcu bir toplum vizyonu

Bu ilkeler, Almanya’yı Almanya yapan temel değerlerdir ve bugün yaşanan tartışmalar için güçlü bir referans noktası olmayı sürdürmektedir. Ancak 2000’lerden itibaren Almanya’nın kendisini yeniden bir “kültürel ulus-devlet” olarak tanımlama eğilimi dikkat çekmektedir. Çifte vatandaşlık tartışmaları, 2015 göç dalgası, AB genişlemesi ve hızla yaşlanan nüfus gibi dinamikler bu kimlik arayışını daha görünür hâle getirmiştir.

Bir sosyolog olarak görüyorum ki Almanya’daki milliyetçi yönelimin yükselişi, bu arayışın en belirgin yansımasıdır. Almanya, Doğu–Batı arasındaki o tarihi duvarı yıkmıştı. Fakat bugün, bunun gölgesini perdeleyen başka bir duvar yükseliyor:

Göçmen–yerli duvarı.

“Biz–onlar” ayrımı.

Görünmeyen ama etkisi derin bir toplumsal bölünme…

Alman kamuoyuna baktığımızda göçmenlerin sürekli şu başlıklarla ilişkilendirildiğini görüyoruz:

Entegrasyon problemleri
Güvenlik tartışmaları
Kimlik ve kültür çatışmaları
Sosyal yük ve işsizlik polemikleri

Bu nedenle göçmenler aynı anda:

• Hem inşa eden,
Hem tartışılan,
Hem görünür,
Hem görünmez,
Hem zorunlu,
Hem istenmeyen bir toplumsal kategori hâline getiriliyor. Bu, günümüz Almanya’sının en derin yapısal paradoksudur.

Merkez partiler pragmatik bir “kontrollü göç” politikası savunurken, sağ popülist söylem kültürel tehdidi büyütüyor. Sol partiler ise göçmenleri sosyal devletin doğal bileşeni olarak görüyor. Fakat gerçek şu ki:

Göç meselesi artık Almanya için bir “politik dosya” değil, ülkenin kimliğini ve geleceğini belirleyen en temel meseledir.

“Göçmenler Almanya’nın ekonomik gücünün görünmez omurgasıdır.”

Almanya hızla yaşlanan nüfusu ve düşen doğum oranları ile ciddi bir işgücü krizi yaşamaktadır. Almanya’nın üretim kapasitesinin sürdürülebilmesi için göçmen işgücü artık bir tercih değil, zorunluluktur.

Göçmenler bugün:

fabrikalarda üretim bandında,
lojistikte taşımacılıkta,
sağlık sektöründe yaşlı bakımında,
üniversitelerde araştırma birimlerinde,
teknoloji şirketlerinde mühendislik süreçlerinde

Almanya’nın ekonomik sürekliliğini sağlayan ana aktörlerdir. İşveren birlikleri ve sanayi kuruluşları yıllardır şunu açıkça dile getiriyor:

  Göçmen işgücü olmadan Almanya’nın üretim kapasitesi düşer, ekonomi yavaşlar, sosyal devlet sürdürülemez.

Göçmenler Almanya’nın kültürel zenginliğini de inşa ediyor.”

Göçmenler yalnızca ekonominin değil, modern Alman kültürünün de kurucu parçaları hâline gelmiştir. Bugün Almanya’nın sokaklarında, sanatında, gastronomisinde, edebiyatında ve sporunda göçmen katkısının izleri belirgindir.

Göçmenler bu ülkeye sadece dâhil olmadı; bu ülkeyi dönüştürdü, zenginleştirdi, çeşitlendirdi.

Son söz: Almanya hangi duvarı yıkacağını yeniden düşünmelidir?

Almanya’nın geleceğini güvence altına alması, bu yeni “görünmez duvarı” yıkmasından geçiyor. Göçmenleri bir güvenlik tartışmasının öznesi değil, ülkenin geleceğinin kurucu unsurları olarak görmek zorundadır. Almanya’nın kendi geleceğini güvence altına almasının yolu, bu duvarı yıkmasından geçiyor.

Bu ülkenin artık şunu söylemesi gerekiyor:

“Geldiğiniz için teşekkür ederiz.

Hoş geldiniz!

Bu ülkeyi birlikte daha güçlü kılacağız.”

Ve evet…

“Almanya inşa ettiği bu yeni duvarını da yıkmalıdır.
Tarih bunu bekliyor.”

……….

DE/

Deutschland muss auch diese neue Mauer einreißen, die es errichtet hat. Die Geschichte wartet darauf.“

SERDAR BİLGİN/Sosyologe / Turkologe – 

Deutschland erlebt heute, über seine Rolle als eine der stärkstenVolkswirtschaften Europas hinaus, eine der intensivsten Prüfungen seinerjüngeren Geschichteinsbesondere im Hinblick auf Zusammenleben in Vielfalt, Integrationspolitik, Sozialstaatlichkeit und Identitätsdiskurse. Dabeiberuht die verfassungsmäßige Identität der Bundesrepublik Deutschland seitihrer Gründung auf drei Grundprinzipien:

Die Unantastbarkeit der Menschenwürde (Menschenwürde)
Rechtsstaatlichkeit und Sozialstaat
Das Ideal einer offenen und pluralistischen Gesellschaft

Diese Prinzipien bilden den Kern dessen, was Deutschland zu Deutschlandmacht, und sie bleiben ein starker Bezugspunkt für die aktuellen Debatten. Dennoch lässt sich seit den 2000er-Jahren ein deutlicher Trend beobachten: Deutschland versucht zunehmend, sich erneut alskultureller Nationalstaatzudefinieren. Diskussionen über doppelte Staatsbürgerschaft, dieMigrationsbewegungen von 2015, die EU-Erweiterung und die rapide alterndeBevölkerung haben diese Identitätssuche noch sichtbarer gemacht.

Als Soziologe sehe ich, dass der Aufstieg nationalistischer Tendenzen in Deutschland ein direktes Spiegelbild dieser Entwicklung ist. Deutschland hat einst die historische Mauer zwischen Ost und West eingerissen. Doch heuteentsteht, im Schatten dieser Errungenschaft, eine andere Mauer:

Die Mauer zwischen Migranten und Einheimischen.

Die„WirSie“-Trennung.

Eine unsichtbare, aber tiefgreifende gesellschaftliche Spaltung

Ein Blick in die deutsche Öffentlichkeit zeigt, dass Migrantinnen undMigranten immer wieder mit denselben Themen in Verbindung gebrachtwerden:

Integrationsprobleme
Sicherheitsdebatten
Identitätsund Kulturkonflikte
Diskussionen über soziale Belastungen und Arbeitslosigkeit

Deshalb werden Migranten zugleich:

sowohl gestaltend,
als auch umstritten,
sowohl sichtbar,
als auch unsichtbar,
sowohl notwendig,
als auch unerwünscht positioniert.
Dies ist das tiefste strukturelle Paradox des heutigen Deutschlands.

Während die Parteien der Mitte eine pragmatische Politik der „kontrolliertenMigration“ vertreten, schürt der rechtspopulistische Diskurs kulturelleBedrohungsszenarien. Die politischen Kräfte links der Mitte betrachtenMigranten hingegen als selbstverständlichen Bestandteil des Sozialstaats. Dochdie eigentliche Wahrheit lautet:

Migration ist für Deutschland längst keinpolitisches Dossiermehr, sondern die zentrale Frage, die Identität und Zukunft des Landesbestimmen wird.

Migranten sind das unsichtbare Rückgrat der deutschenWirtschaft.“

Deutschland steht angesichts seines rasch alternden Bevölkerungsprofils undsinkender Geburtenraten vor einem massiven Arbeitskräftemangel. Um diewirtschaftliche Leistungsfähigkeit aufrechterhalten zu können, ist Migration kein optionaler Weg mehr, sondern eine Notwendigkeit.

Migranten arbeiten heute:

an den Produktionslinien der Industrie,
im Transport- und Logistiksektor,
in der Pflege und im Gesundheitswesen,
in Forschungsinstituten an Universitäten,
in Technologieunternehmen und Ingenieursbereichen

und bilden damit die tragenden Säulen der wirtschaftlichen Kontinuität. Arbeitgeberverbände und Industrieorganisationen betonen seit Jahren:

Ohne migrantische Arbeitskräfte sinkt Deutschlands Produktionskapazität, die Wirtschaft verlangsamt sich und der Sozialstaat wird untragbar.

Migranten bereichern auch die kulturelle Vielfalt Deutschlands.“

Sie sind nicht nur wirtschaftlich unverzichtbar, sondern auch zentrale Akteureder modernen deutschen Kultur. In den Straßen, in der Kunst, in der Gastronomie, in der Literatur und im Sportüberall finden sich deutlicheSpuren migrantischer Prägung.

Migranten sind nicht nur Teil dieses Landes geworden; sie haben es mitgestaltet, bereichert und vielfältiger gemacht.

Schlussfrage: Welche Mauer muss Deutschland wirklicheinreißen?

Die Zukunft Deutschlands hängt davon ab, ob das Land bereit ist, diese neueunsichtbare Mauereinzureißen. Migranten dürfen nicht länger alssicherheitspolitisches Problem betrachtet werden, sondern als konstitutiveElemente der deutschen Zukunft.

Deutschland kann seine eigene Zukunft nur sichern, wenn es diese Mauerüberwindet.

Dieses Land muss endlich den Mut haben zu sagen:

Danke, dass Sie gekommen sind.

Willkommen!
Gemeinsam werden wir dieses Land stärker machen.“

Und ja

Deutschland muss auch diese neue Mauer einreißen, die es errichtet hat.
Die Geschichte wartet darauf.“

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

ESA: Jüpiter Buzlu Uyduları Keşif Aracı 3I/ATLAS’ı gözlemledi

HIZLI YORUM YAP